Blog

Dava katılma alacağına ilişkindir. Katılma alacağı davasının kısmen reddine ve kısmen kabulüne dair … 8. Aile Mahkemesi’nden verilen … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına tescil edilen taşınmaz nedeniyle 25.000,00 TL alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. 26.01.2011 tarihinde davasını ıslah ederek talep miktarını 112.500,00 TL’na çıkarmıştır.
Davalı … vekili, dava konusu taşınmazın maliki olduğu işyerinin satışından elde edilen para ve banka kredisiyle alındığını, davacının katkısı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulü ile, 108.134,38 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından usul ve esas yönünden temyiz edilmiştir.

1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Mahkemece Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin … sayılı ıslah miktarı yönünden yapılan bozmayı da kapsar şekilde bozmaya uyulduğu halde, bozma uyarınca karar verilmemiştir.

Bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar ve mahkemece de bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekir. (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İBK.).

Usuli kazanılmış hak ilkesine ilişkin, usul kanunlarımızda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Bu ilke, özlü bir biçimde 09.05.1960 tarih ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Umumi Heyeti Kararı ile açıklanmıştır. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

Yargıtay içtihatları ile kabul edilen usuli kazanılmış hak ilkesinin, Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları; mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması ve kamu düzenini gerektirmektedir. Yargıtay ilgili Dairesi’nin içtihat değişikliğine gitmiş olması usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnası değildir.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, somut davada usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnası olan hiçbir durum mevcut değildir. Dairemiz bozma ilamında, ıslahla arttırılan talep miktarı yönünden zamanaşımının gerçekleştiği, davalının usulünce zamanaşımı def’i de bulunduğuna göre; bu miktar yönünden talebin reddi gerektiğinin belirtildiği; mahkemece bozmaya uyma kararı verildiği, davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşıldığından, ıslahla artırılan miktar yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde fazla alacağa hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.846,66 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir önceki yazımız olan KAMU GÖREVLİLERİNİN ATANMASINDA İDARENİN TAKDİR YETKİSİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.