Blog

  çocuk hakları 3 Yargıtay  3. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2016 tarihli 2015/16854 Esas ve 2016/1693 Karar sayılı ilamında özetle; iştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana ile babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Buna göre, nafaka takdirinde; çocuğun yaşça büyümesi nedeniyle artan ihtiyaçları ile ana ve babanın mali durumlarındaki değişiklik araştırılıp, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar verilmelidir. Somut olayda; artırılması istenilen nafakanın 24.09.2013 tarihinde kesinleşen anlaşmalı boşanma davası ile kararlaştırıldığı, iş bu davanın açıldığı 11.02.2015 tarihinde ise aradan geçen yaklaşık bir yıllık sürede çocuk Sena’nın ortaokulda öğrenim gördüğü, çocuğun biraz daha büyüyüp masraflarının biraz daha arttığı, bu sebeple nafakanın da hakkaniyet ölçüsünde artırılması gerektiği uygun görülse de; babanın gelirinde belirgin bir artışın olmaması, yeniden evlendiği ve bir çocuğunun daha olduğu, bu sebeplerle bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısının arttığı gözönüne alındığında mahkemece, aylık 200 TL’lik artış yapılarak yüksek olacak şekilde nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

Taraflar arasındaki nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y  K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; boşanma davasında velayeti müvekkiline verilmiş olan küçük Sena için hüküm altına alınmış olan iştirak nafakasının yetersiz kaldığını, ayrıca davalının gelirindeki artışların nafakaya yansıtılmadığını ileri sürerek; iştirak nafakasının aylık 200 TL den aylık 500  TL ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve DAVA ETMİŞTİR.

Davalı cevap dilekçesinde; boşanma tarihinde hangi işi yapıyorsa şu anda da aynı şirkette aynı işi yaptığını, gelirinde bir artış olmadığını; ayrıca, yeniden evlendiğinden ve bir çocuğunun daha olmasından dolayı masraflarının arttığını ve borçlarının olduğunu savunarak; talep edilen nafaka artışının fahiş olduğunu belirtmiş ve nafakanın şu anda ve bundan sonra da ÜFE oranında artırılmasını TALEP ETMİŞTİR.

Mahkemece; tarafların iradeleri, ekonomik ve sosyal durumları, müşterek çocuğun eğitim durumu ve yaşıyla büyüme çağında olması dikkate alınarak iştirak nafakasının aylık 200 TL den 400 TL ye çıkartılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde TEMYİZ EDİLMİŞTİR.

TMK. nun 327 nci maddesinin 1 inci fıkrası; “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmünü,

330. maddesinin 1 inci fıkrasının ilk cümlesi; “ Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” hükmünü,

331 inci maddesinde ise; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” HÜKMÜNÜ İÇERMEKTEDİR.

Yukarıda açıklanan yasa maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, iştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarıyla genel ihtiyaçlar ve ana ile babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Buna göre, nafaka takdirinde; çocuğun yaşça büyümesi nedeniyle artan ihtiyaçları ile ana ve babanın mali durumlarındaki değişiklik araştırılıp, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir KARAR VERİLMELİDİR.

Somut olayda; artırılması istenilen nafakanın 24.09.2013 tarihinde kesinleşen anlaşmalı boşanma davasıyla kararlaştırıldığı, iş bu davanın açıldığı 11.02.2015 tarihinde ise aradan geçen yaklaşık bir yıllık sürede çocuk Sena’nın ortaokulda öğrenim gördüğü, çocuğun biraz daha büyüyüp masraflarının biraz daha arttığı, bu sebeple nafakanın da hakkaniyet ölçüsünde artırılması gerektiği uygun görülse de; babanın gelirinde belirgin bir artışın olmaması, yeniden evlendiği ve bir çocuğunun daha olduğu, bu sebeplerle bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısının arttığı gözönüne alındığında mahkemece, aylık 200 TL’lik artış yapılarak yüksek olacak şekilde nafakaya hükmedilmesi DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.

Buna göre, mahkemece; velayeti anneye bırakılmış olan çocuğun ihtiyaçlarını azami ölçüde karşılayacak, davalının geliri ile de orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi ve bu suretle taraflar arasında önceden kurulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle yüksek nafaka takdir edilmesi doğru görülmemiş ve bu husus BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün HUMK. nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.