Blog

page_balyoz-hakiminden-saniklara-kicinizi-donerek-oturdunuz_463255463Yargılama faaliyeti, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yapılır. Adaletin kutsiyetine olan saygı ve mahkemelerin de adalet dağıtılan yerler olması nedeniyle; yargıya, yani mahkemeye saygı göstermek,adalet talep eden herkes için bir görevdir. Yargılama esnasında ayağa kalkılması meselesinin de, bu saygı ile alakadar bir husus olduğu düşünülebilir. Uygulamada bazı hâkimler, duruşma sırasında sadece hüküm açıklanması sırasında değil; ara kararın okunması sırasında dahi ayağa kalkılmasını istemekte; ayağa kalkmayanları (özellikler avukatları),ayağa kalkmaları konusunda uyarmaktadırlar. Aynı husus, yargılama sırasında iddia veya savunma amaçlı yapılan konuşmalar sırasındada cereyan etmektedir. Ayağa kalkmayan avukatlara karşı kimi yargıçların,hemen ayağa kalkılması hususunda bazen gurur kırıcı şekle varan ikazlar yaptığı görülmüştür. Bu durumda, avukatlar genellikle ikaza uyarak ayağa kalkmakta; kimi avukatlar ise haklı gerekçelerini sunarak kalkmamakta direnmektedir. Böylesi bir direnme karşısında mahkemelerin tutumu ise:

• Ya avukatın bu davranışını rencide edici şekilde eleştirmekle yetinmek;
• Ya bu husus duruşma zaptına geçirilerek avukatın bir dahaki duruşmada
aynı tavrı göstermemesi hususunda uyarılması;
• Ya da durum, duruşma tutanağına yazılarak avukat hakkında iş-
lem yapılması (örneğin mahkemeye saygısızlık gerekçesiyle) için
Baro ve ilgili kurumlara iletilmesi şeklinde olabilmektedir.
Bu hususta karşılıklı diretmeler, yargılamanın gergin bir ortamda
yapılmasına ve hâkimin öfkelenip kararındaki objektifliğini yitirmesine
yol açabilmektedir.
Binaenaleyh, duruşma esnasında hangi durumlarda ayağa kalkılması
gerektiğini (özellikle Avukatlar yönünden), Ceza ve Hukuk Yargılaması
bağlamında ayrı ayrı irdelenmeye çalışacağız.

1. CEZA YARGILAMASI AÇISINDAN
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki düzenlemelere bakacak
olursak; duruşma sırasında kimlerin hangi durumlarda ayağa
kalkacaklarını düzenleyen maddeler 55. ve 231. maddelerdir.
5271 sayılı CMK’nın 55. maddesinde (2. fıkra) “Yemin edilirken herkes
ayağa kalkar” denilmektedir. “Yemin” sırasında mahkeme içerisinde
bulunan hiç kimseye istisna tanınmadan, herkesin ayağa kalkacağı
düzenlenmiştir.
CMK’nın 231. maddesinde, “Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta
dinlenir” denilerek hükmün okunması/açıklanması esnasında ayağa
kalkma zorunluluğu getirilmiş ve fakat kanunun gerekçesinde mahkeme
kurulu ve Cumhuriyet savcısı, bu zorunluluktan muaf tutulmuştur.

Yasa koyucu, hangi kararların “hüküm” sayılacağını tahdidi olarak
saymıştır. Buna göre CMK’nın 223/1 maddesinde, “beraat, ceza verilmesine
yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın
reddi ve davanın düşmesi kararı” hüküm olarak belirlenmiştir. Bu madde
gereğince, “hüküm” açıklanırken duruşma salonunda bulunan herkesin
ayağa kalkması gerekmektedir (kanunun gerekçesinde belirtildiği
üzere, mahkeme kurulu ve Cumhuriyet savcısı, bu zorunluluktan muaftır).

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı ise, “hüküm”
olmadığından, bu karar esnasında ayağa kalkılması da gerekmemektedir.
Dolayısıyla yargılamayı sona erdirmeyip dosyadaki eksikliklerin
giderilmesi için duruşmanın ertelenmesine yönelik veya hüküm
mahiyetinde olmayan kararların açıklanmasında, ayağa kalkmasını
gerektiren bir düzenleme, ceza usulünde yer almadığı gibi; avukatlar
yönünden Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği Meslek İlke ve
Kuralları’nda da mevcut değildir.
Nitekim Pendik Asliye Ceza Mahkemesi’nde, duruşmada ara karar
için “Gereği Düşünüldü” denildiği sırada, avukatların ayağa kalkmadıkları
zapta geçirilerek, bu hususta değerlendirme yapmak üzere,
mahkeme tutanağının İstanbul Barosu Başkanlığı’na gönderilmesi sonucu;
İstanbul Barosu Başkanlığı’nın 22 Nisan 2009 tarihli yazısında
yaptığı değerlendirme bu yöndedir. Ayrıca Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün görüşü de bu hususu teyit etmektedir.
Filhakika, avukatların, yargılama esnasında konuşurken, soru
sorarken, savunma yaparken de ayağa kalkma zorunluluğu yoktur.
Avukatların, konuşurken kendilerini daha rahat ifade etme veya alış-
kanlık gereği ayağa kalkmaları ya da hüküm dışındaki kararlar okunurken
de kendi istekleriyle ayağa kalkmayı tercih etmeleri dışında,
oturan avukatlara müdahale ederek ayağa kalkmalarının istenmesinin
yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

2. HUKUK YARGILAMASI AÇISINDAN:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, delil türlerinden
olan “taraf yemini” konusunda, “yeminin şekli” başlıklı 233. maddeye
göre: “Yemin eda edilirken, hâkim de dâhil olmak üzere hazır bulunan herkes
ayağa kalkar” (5. fıkra).
HMK’nın tanığın yapacağı yemin konusunda “yeminin zamanı ve
şekli” başlıklı 258. maddesi: “yemin eda edilirken, hâkim de dâhil olmak
üzere hazır bulunan herkes ayağa kalkar” (2. fıkra).
HMK’nın “Hüküm, Hükmün Verilmesi ve Tefhimi” başlıklı 294.
maddesinde (5. fıkra): “Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta
dinler” denilmek suretiyle, hükmün açıklanmasının ayakta dinlenmesi
gerektiği belirtilmiştir. Burada “hüküm”den kastın ne olduğu ise, yine
aynı maddede açıklanmıştır. 294. maddede: “Mahkeme, usule veya esasa
ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlı-
ğın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür” (1. fıkra). “Hükme ilişkin
hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında
da uygulanır” (6. fıkra) denilmektedir.
Dolayısıyla hukuk yargılamasında, taraf yemin ederken, tanık yemin
ederken ve hüküm tefhim olunurken ayağa kalkılması, yasal bir
zorunluluktur. Bunun dışında kalan durumlarda (örneğin ara karar
okunurken, taraflar veya vekilleri beyanda bulunurken) ayağa kalkılması
mecburi olmayıp; kişilerin kendi tercihine bırakılmıştır. Bu bağ-
lamda, yargılama makamlarının aksi yöndeki talep ve uygulamalarını,
gözden geçirmeleri gerekmektedir.

Bir önceki yazımız olan MEDYA YOLUYLA KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRILARDAN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUK başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.