Hastaya ait EKG tespitlerini yanlış veya eksik değerlendirip, hastadaki kalp krizini tespit edemeyerek, gerekli tetkikleri yaptırmayan ve hastanın bir üst merkeze sevkini sağlamayan sanık hekimin, sevki gerçekleştirse dahi hastanın kurtulması kesin olmadığından sanığın kusurlu eylemi ile hastanın ölümü arasında illiyet bağı kurulamayacağından, eyleminin ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, diğer taraftan eylemin tek olduğu dikkate alınmadan, aynı eylem ile ilgili olarak ayrıca taksirle öldürme suçundan beraat kararı verilmesinin de isabetli olmadığı gözetilmelidir.
Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine, görevi kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
Ölen Ayşe’nin 29.01.2010 günü saat 18.03 te S… Devlet Hastanesi Acil Polikliniği’ne sırt ve kol ağrısı şikayetleriyle getirildiği, acil nöbetçisi sanık Dr. İbrahim tarafından muayene edilerek tansiyonunun 180/110 mmHg, kan şekerinin 484 olarak ölçüldüğü, çekilen EKG’sinde patoloji saptanmaması sonucu, üç saat müşahede altında tutulup izotonik 500, Lasix ampul, Metpamid amp. Ulcuran ve Novalgin ampul serum içinde verilip Diazem ampulin İ.M yapıldığı, oksijen verildiği, üç saat sonraki kan şekerinin 296’ya düşmesi ve tansiyonunun 140/80 mmHg olarak ölçülmesi sonucu, sanık doktor tarafından reçetesine seker ilaçları ve ağrı kesici yazılıp taburcu edilerek evine gönderildiği, ölenin aynı gece saat 01.15’de yakınları tarafından hastaneye ex duhul olarak getirildiği, ölümün myokard infarktüsü sonucu meydana geldiği olayda;
1- Ölene ait EKG’yi değerlendiren kardiyoloji uzmanı Dr. Şükrü’nün; hastada “Antero Septal Miyokard enfarktüsü” olduğunu, hasta daha önce bir kalp krizi geçirmemiş ise bu EKG’ye göre büyük olasılıkla yeni bir kalp krizi geçirmekte olduğunu, bu EKG’nin normal bir EKG olmadığını belirtmesi, Adli Tıp 1. İhtisas Kuruluyla Adli Tıp Genel Kurulu raporlarında; EKG’nin yapılan incelemesinde sinüs ritminde sinüzal taşikardiyle uyumlu inferior derivasyonlarda (D2, D3, aVF)’de yaklaşık 1 mm.lik belirgin ST depresyonları, prekordial derivasyonlarda (V1-V3) ve lateral derivasyonlarda (D1aVL) ST elevasyonlarının tespit edilmemesi akut koroner hadise anterior MI ile uyumlu EKG bulguları olarak değerlendirilmemesi laboratuar tetkiklerinde kardiak enzimlerin, dahiliye veya kardiyoloji konsültasyonu istenmemesi ya da hastanın bir üst merkeze sevk edilmemesinin eksiklik olduğu, ancak hastanın koroner yoğun bakım ünitesi olan bir merkeze sevk edilmesi halinde de kurtulmasının kesin olmadığı görüşlerine yer verilmesi karşısında; EKG bulgularını yanlış veya eksik değerlendirip, hastada meydana gelen kalp krizini tespit edemeyerek, hastaya gerekli tetkikleri yaptırmayan ve hastanın bir üst merkeze sevkini sağlamayan sanık doktorun olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, ancak; söz konusu raporlarda da belirtildiği üzere, hastanın koroner yoğun bakım ünitesi olan bir merkeze sevk edilmesi halinde dahi kurtulması kesin olmadığından ve bu suretle ölümle sanığın kusurlu eylemi arasında illiyet bağı kurulamayacağından, sanık hakkında taksirle öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı, sanığın eyleminin ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilerek atılı suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak; sanığın eylemi ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu olarak nitelendirilerek bu suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olmakla birlikte, eylemin tek olduğu gözetilmeden, aynı eylemle ilgili ayrıca taksirle öldürme suçundan da sanığın beraatine karar verilmesi;
2- Sanık hakkında hükmolunan 4000 TL adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6 ncı maddesine aykırı davranılması;
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebepten dolayı 5320 s. Kanunun 8 inci maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321 inci maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA; 16.03.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan İŞ KAZASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.