Blog

Davalıların özensiz ve tıbbi kurallara aykırı davranışları nedeni ile davacının cismani zarar gördüğü açık olup manevi tazminat istemekte haklıdır. Manevi tazminat adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı aslında ne ceza ne de tazminattır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gereken kadar olmalıdır. Gerekli olmadığı halde kesilen dişlerin sayısı, uğradığı cismani zarar ve acı ile tedavi süreci, davalıların kusurlu eylemleri dikkate alındığında; davacıya yükletilecek bir kusur da bulunmadığına göre, hükmedilen manevi tazminat tutarı çok azdır. TMK’nın 4. maddesi de dikkate alınarak davacı yararına uygun ölçüde manevi tazminat tayini gerekir.

Dava, tıbbi kurallara aykırı diş tedavisinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karar, taraf vekillerince TEMYİZ EDİLMİŞTİR.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre; davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının REDDİ GEREKMİŞTİR.

2-Davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince: davacı vekili; müvekkilinin çenesinin sağ kısmında ağzını hareket ettirdiğinde aradaki kemik çıkıyormuş gibi ses gelmesi nedeniyle, davalı doktorun medyada Profesör ünvanı kullanarak yaptığı reklamların da etkisiyle, onun çalışıp işlettiği, davalı şirkete ait muayenehaneye gittiğini, davalı doktorun müvekkiline; kökünde kist bulunan dişinin çekilip yerine greft konularak implant yapılması gerektiğini söyleyerek, yaptığı uygulama sonucunda, davacının sinüslerinden iltihap aktığını, davalıya ulaşamayınca, memleketindeki bir diş doktoruna danışıp antibiyotik aldığını, randevu günü davalı tarafından dikişleri alınarak bir kısım dişlerinin de kesilip, bir kısmının çekildiğini, muhasebeye gönderildiğinde 14 adet zirkonyum diş için 19.800,00 TL istendiğini, tedavi başlangıcında 6.000,00 TL’ye anlaştıkları için miktara itiraz edince, doktorun tedavi süreci ve bedeli hakkında bilgilendirmeyi unuttuklarını, bu hata yüzünden kendisine işi 18.000,00 TL’ye yapacaklarını, isterse başkasına yaptırabileceğini, geçici diş parası da almayacağını söylediğini, müvekkiline vaad edilen tedavi yapılmadığı gibi, zorunluluk yok iken dişlerinin izinsiz çekilip kesildiğini, çenesinden ses gelmeye devam ettiğini, kesilen dişler nedeniyle de yemek yemekte acı ve güçlük çektiğini, sızlama ve hassasiyet olduğunu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik; yaptığı harcamalar için 7.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken müteselsilen TAHSİLİNİ İSTEMİŞTİR.

Davalılar vekili; davacıya gerekli bilgilendirme ve uyarılar yapılarak, rızası alınıp gerekli tedavilerin yapıldığını, randevuya geç geldiğini, başlangıçta ödediği 6.000,00 TL’ye tüm tedaviyi yaptırmak istediğini, oysa porselen hazırlıklarıyla geçici kronların hariç tutulduğunu, bu yüzden anlaşmazlık çıktığını, şikayeti üzerine İstanbul Diş Hekimleri Odasının tıbbi kurallara uygunsuzluk olmadığından soruşturmaya yer olmadığına karar verdiğini, davanın reddi GEREKTİĞİNİ SAVUNMUŞTUR.

Yargılama sırasında Dişçilik fakültesinden iki profesör bir yardımcı doçent öğretim üyelerinden oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan raporda özetle; ….1-Azı dişinin kökünde kist olduğu söylenen hastaya çekimle birlikte sinüs mukozasının perforasyonu nedeniyle greft konduğu, bu işlemin maksiller sinüs enfeksiyonuna neden olduğu, bu sonucun baştan bilinmesi gerektiği, diş çekimi, greftleme, implant ücretinin peşin alındığı, oysa bu yerde implant yapılmasının mümkün olmadığı, tedavinin baştan yanlış planlandığı, ayrıca hastaya periodontal tedaviyle dikişler alınırken her dört segmentte alt, üst, sağ, sol, dolgulu olan dişlerine porselen kron yapılmak üzere kesim yapıldığı, sadece bu açıdan bilgilendirme dışında hatalı işlem olmadığı, hastanın halen geçici dişlerini kullandığı…. bildirilmiştir. Mahkemece diş hekimi bir bilirkişiden alınan hesaplama raporuyla hatalı tıbbi müdahalenin varlığı kabul edilerek, dinlenen tanık beyanları ve tüm deliller değerlendirilmek suretiyle; dişlerin eski hale getirilebilmesi için 6.255,00 TL maddi tazminata, bedensel bütünlüğün zedelenmesi nedeniyle de 2.000,00 TL manevi tazminata hükmolunmuş, karar taraflarca TEMYİZE GETİRİLMİŞTİR.

6098 sayılı TBK’nın 49 uncu maddesine göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı GİDERMEKLE YÜKÜMLÜDÜR.”

Aynı yasanın 54 üncü maddesinde bedensel zararlar: Tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücü kaybı veya azalması, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, ŞEKLİNDE GÖSTERİLMİŞTİR. 56 ncı maddesinde; …hakim olayın özelliğine göre zarar görene manevi zarar adı ile, bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir… DÜZENLEMELERİ BULUNMAKTADIR. Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlulukla ilgili 116 ncı maddede zincirleme sorumluluğu YER VERİLMİŞTİR.

Uyuşmazlık tedavi amaçlı tıbbi müdahaleden kaynaklanmış olup, taraflar arasında vekalet ilişkisinin mevcut olduğu ve TBK’nın 502 ve devamı maddeleri uyarınca; vekil olan doktorun sadakat ve özen borcunun bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, tedavinin tıbbi usüllere ve kurallara aykırı yapıldığı anlaşıldığından, doktorun tedavi ücreti ve iş bedeline hak kazanmadığı gibi, yaptığı müdahale sonucu ortaya çıkan zararın giderilmesi için, davacı yeniden tedavi masrafı yapmış olduğundan, davalılara ödediği tedavi bedelinin tamamıyla vekalet görevinin tam olarak yerine getirilmemiş olması nedeniyle. zararının giderilmesi için yapılması gereken tedavi masraflarını; yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle talep edebilir.

Bu halde mahkemece yeniden seçilecek konusunda uzman teknik bilirkişiden, davacının istemekte haklı olduğu, davalıya ödediği bedel ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın ve davalının maruz kaldığı, dişindeki eksilme ve kesilmelerin eski hale getirilmesi veya tedavisi için gerekli giderler ve bu tedavi süresi içerisinde yaptığı ulaşım giderlerinin mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplattırılıp hüküm altına ALINMASI GEREKİR.

Ayrıca davalıların özensiz ve tıbbi kurallara aykırı davranışları nedeniyle davacının cismani zarar gördüğü açık olup manevi tazminat İSTEMEKTE HAKLIDIR. Manevi tazminat adalete UYGUN OLMALIDIR. Bu para tutarı aslında ne ceza ne DE TAZMİNATTIR. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük DE DEĞİLDİR. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu DA VARDIR. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına GÖRE BELİRLENMELİDİR. Takdir edilecek miktar elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gereken KADAR OLMALIDIR.

Yine 22.06.1966 tarih ve 1966/7 Esas, 1966/7 Karar sayılı YARGITAY İçtihadı Birleştirme Kararlarında açıklandığı gibi hakim manevi tazminat miktarında takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir BİÇİMDE GÖSTERMELİDİR. Hükmedilecek tazminatın zenginleştirici olmamasına, felaketi özlenir hale getirmemesine, sadaka mahiyetinde kalmamasına DİKKAT EDİLMELİDİR.

Gerekli olmadığı halde kesilen dişlerin sayısı, uğradığı cismani zarar ve acı ile tedavi süreci, davalıların kusurlu eylemleri dikkate alındığında; davacıya yükletilecek bir kusur da bulunmadığına göre, hükmedilen manevi tazminat tutarı ÇOK AZDIR. TMK’nın 4 üncü maddesi de dikkate alınarak davacı yararına uygun ölçüde manevi tazminat TAYİNİ GEREKİR.

Mahkemece HMK’nın 281 inci maddesi hükmüne göre, konusunda uzman bilirkişiden, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına BOZULMASI GEREKMİŞTİR.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacının 2. bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 575,85 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.10.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Bir önceki yazımız olan TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN CİSMANİ ZARAR başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.