Sanığın savunmasında, mağdurlarla aralarında arsa anlaşmazlığı olduğunu, suç tarihinde mağdurların, eşine ”sen başkalarıyla geziyorsun” biçiminde sözlerle hakaret ettiğini belirtmesi karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak bu sözleri söyleyen mağdurların tespit edilmesi ve sonucuna göre TCK’nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünün sanık hakkında uygulanma olanağının tartışılmaması, sanığın kardeşi Cihan’a yönelik kasten yaralamaya teşebbüs eylemi ile aynı zamanda, diğer mağdur kardeşlerine yönelik tek fiille TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit eylemini gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, mağdur Cihan’a karşı tehdit eyleminin uzlaşma kapsamında bulunmayan yaralama eylemiyle birlikte gerçekleşmesi nedeniyle bu mağdura yönelik tehdit suçundan uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmış ise de; mağdurlara yönelik TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit eyleminin, aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş olduğundan ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşıldığından, mağdurlara yönelik tehdit suçundan uzlaşmanın gerçekleşmesi durumunda, Cihan’a yönelik tehdit suçunda TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu bozmayı gerektirmiştir.
YEREL MAHKEMECE verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler YERİNDE GÖRÜLMEMİŞTİR.
Ancak;
1-Sanığın savunmasında, mağdurlarla aralarında arsa anlaşmazlığı olduğunu, suç tarihinde mağdurların, eşine ”sen başkalarıyla geziyorsun” biçiminde sözlerle hakaret ettiğini belirtmesi karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak bu sözleri söyleyen mağdurların tespit edilmesi ve sonucuna göre TCK’nın 29 uncu maddesindeki haksız tahrik hükmünün sanık hakkında uygulanma olanağının tartışılmaması,
2-Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 günü, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı TCK’nın 53 üncü maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
3-Sanığın kardeşi Cihan Kartal’a yönelik kasten yaralamaya teşebbüs eylemiyle aynı zamanda, diğer mağdur kardeşlerine yönelik tek fiille TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit eylemini gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, mağdur Cihan’a karşı tehdit eyleminin uzlaşma kapsamında bulunmayan yaralama eylemiyle birlikte gerçekleşmesi nedeniyle bu mağdura yönelik tehdit suçundan uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmış ise de; mağdurlar Ufuk, Umut, Canan, Arife ve Songül’e yönelik TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit eyleminin, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 s. Kanunun 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253 üncü maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş olduğundan ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1 inci maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşıldığından, mağdurlar Ufuk, Umut, Canan, Arife ve Songül’e yönelik tehdit suçundan uzlaşmanın gerçekleşmesi durumunda, Cihan Kartal’a yönelik tehdit suçunda TCK’nın 43/2 nci maddesinin uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık Hüseyin Kartal’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/07/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan Asıl İşveren Alt İşveren İlişkisi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.