Blog

Somut olayda; tarafların yaklaşık 3 ay nişanlı kaldıkları, nişanın bozulması nedeniyle davalı-karşı davacının ruhsal çöküntü içine girdiği (depresyon) anlaşılmış ise de; mahkemece, davalı-karşı davacı için takdir edilen 13.000 TL manevi tazminat miktarı ilke ve esaslar gözetildiğinde fazla bulunmuştur. Mahkemece, davalı tarafta sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek, hakkaniyete uygun olacak şekilde; daha düşük bir miktar da manevi tazminata hükmedilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.

Taraflar arasındaki (asıl davada) nişan bozulması nedeniyle hediye edilen eşyaların istirdadı, (karşılık davada) maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı-karşı davalı vekili, dava dilekçesinde; tarafların nişanlandıktan sonra üç ay kadar sonra aralarında anlaşmazlık çıktığını, nişanın bozulduğunu, nişanın bozulmasıyla nişanda takılan hediyelerin davalı tarafından iade edilmediğini, hediyelerin müvekkilinin ekonomik ve sosyal konumu itibariyle alışılmış dışında hediyeler olduğunu, davalıya takılan 1 adet altın kaplama kol saati, her biri ayrı ayrı 35 gram ve 22 ayar olan 4 adet burma tabir edilen bilezik, bir adet 14 ayar ve tek taş altın yüzük, 1 adet 14 ayar yaklaşık 55 gram altın set, 1 adet inci set (kolye – bileklik) in aynen iadesine; olmadığı takdirde, bilirkişi incelemesi sonrası ortaya çıkacak eşyaların bedeli olan 15.000 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve DAVA ETMİŞTİR.

Davalı-karşı davacı vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların 11.05.2014 tarihinde nişanlandıklarını, ilk başlarda gayet iyi giden nişanlılık sürecinin davacı-karşı davalının tutarsız davranışları nedeniyle sorunlar yaşandığını, 18.08.2014 tarihinde davacı – karşı davalının müvekkilini arabasına alarak bir yere götürdüğünü, araç içerisinde müvekkiline ben seni istemiyorum, senden hoşlanmıyorum, senden memnun değilim, düğün olmayacak diyerek araçtan zorla indirdiğini, yüzüğü kaldırıp attığını, müvekkilinin tüm çabalarına rağmen karşı davalının müvekkiline dönmediğini; evlenileceği düşüncesiyle düğün günü alındığını, düğünün yapılacağı yerin belirlendiğini, müvekkilinin düğünün olacağını beklerken karşı tarafın nişanı attığını, düğün yapılacak diye 10.000 TL masraf yaptıklarını, nişan atılması nedeniyle müvekkilinin psikolojik bunalıma girdiğini manevi olarak yıprandığını, müvekkilinin manevi üzüntüsü nedeniyle zarara uğradığını, belirterek; 9.050 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, tazminatlara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesini; asıl davanın reddine karşı davalarının kabulüne karar verilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Mahkemece; davacının nişan hediyelerinin iadesi veya bedellerinin tahsili davasının kısmen kabulü ile, 4 adet 35 gr bileziğin veya bedeli olan 11.200 TL’ nin, 14 ayar 35 gr ağırlığa sahip altın setin veya bedeli olan 1.680 TL’ nin, bir adet saat veya bedeli olan 50 TL’ nin, davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine; bu mümkün değilse, toplam bedeli olan 12.930 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İncili set ve 14 ayar tek taş yüzüğe ait davanın reddine, mutat hediye olduğu anlaşılan nişan yüzüğüne dair talebin reddine; davalı-karşı davacı tarafından, davacı-karşı davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 450 TL tazminatın davacıdan tahsiliyle davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 13.000 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiliyle davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraflar vekillerince TEMYİZ EDİLMİŞTİR.

1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacı vekilinin tüm, davacı-karşı davalı vekilinin sair temyiz itirazları YERİNDE DEĞİLDİR.

2)Davalı-karşı davacı lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda;

4721 sayılı TMK.nun 121 inci maddesine göre, nişanın bozulması yönünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan BİR ÖDENCEDİR. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, AZALTILMAYA ÇALIŞILMIŞTIR.

Bir nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar ETMESİ DOĞALDIR. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Ne var ki, davacı nişanın bozulması nedeniyle, fahiş bir zarara uğramış ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir.

Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da DİKKATE ALMALIDIR. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif OLARAK GÖSTERMELİDİR. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü MADDESİNDE BELİRTİLMİŞTİR.

Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da AMAÇ EDİNMEMİŞTİR. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına GÖRE BELİRLENMELİDİR. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan KADAR OLMALIDIR.

Somut olayda; tarafların yaklaşık 3 ay nişanlı kaldıkları, nişanın bozulması nedeniyle davalı-karşı davacının ruhsal çöküntü içine girdiği (depresyon) anlaşılmış ise de; mahkemece, davalı-karşı davacı için takdir edilen 13.000 TL manevi tazminat miktarı yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde FAZLA BULUNMUŞTUR. Mahkemece, davalı tarafta sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek, hakkaniyete uygun olacak şekilde; daha düşük bir miktar da manevi tazminata hükmedilmesi için kararın BOZULMASI GEREKMİŞTİR.

SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı tarafın tüm, davacı-karşı davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428 inci maddesi gereğince davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Bir önceki yazımız olan İştirak Nafakası başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.