Blog

 

 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine göre, tarafların her bir talebi hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gereklidir. Mahkemece asıl davada davacı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, asıl davada davacının sözleşmede kararlaştırılan dışında fazla kat ve bağımsız bölüm imalatı yapılarak oluşan değer yönünden tazminat talep etmesi konusunda gerek bilirkişi raporları ve gerekse de mahkeme gerekçesinde bu konunun tartışılıp incelendiği yönünden açıklık bulunmamakta ve bu talebin hangi sebepten reddedildiği anlaşılamamaktadır.

Davacı – karşı davalı vekili, İstanbul ili Ümraniye ilçesi Çakmak mahallesi 31 pafta 809 ada 9 parselde kayıtlı 304-m² arsanın 1/2 hissesini davalıya sattığını, aynı parseldeki kalan hissesi için davalı ile 11.06.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, taşınmazın diğer taşınmazlarla tevhidi sonucu oluşan 31 parselde iki bloktan oluşan inşaat yapıldığını, sözleşmede belirtilen bağımsız bölümlerin müvekkiline teslim edildiğini ancak sözleşmeye göre binanın 7 normal kat ve 20 daire olarak inşa edilmesi gerekirken bir giriş kat, 8 normal kat ve bir çatı arası katı ilavesi yapılmak suretiyle 10 katlı olarak yapıldığını, davalı yüklenicinin daire metrajlarıyla oynamak suretiyle kendisine ait daireleri büyüttüğünü, üç daire olarak sözleşmede yapılan katlara ikişer daire yapmak suretiyle kendini haklı çıkarmaya çalıştığını, sözleşmeye göre müvekkilinin hem kat hem de metraj olarak artışa ilişkin alacaklı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin ihtarın tebliğ tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve DAVA ETMİŞTİR.

Davalı – karşı davacı vekili, davanın reddini istemiş, karşı davada ise, sözleşme konusu 9 no’lu parselin m²’sinin kamulaştırmasız el atma sebebiyle 65,84 m² eksik teslim edildiğini ve yüklenici olan müvekkilinin 67.000,00 TL zararı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın davacıdan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 39.504,00 TL OLARAK ARTIRMIŞTIR.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; inşaatın tasdikli tadilat projesine uygun olarak yapıldığı, davacıya verilen 15 ve 17 numaralı dairelerin sözleşmede belirlenen brüt 90 m² alan şartının sağlandığı sabit olduğundan davacının eksik m² iddiasına dayalı tazminat talebinin yerinde olmadığı, yine dava konusu 9 parsel üzerine inşaat yapılması hususunun taraflar arasında 11.06.2010 tarihinde kararlaştırıldığı, oysa taşınmaz üzerinden 11.12.2007 tarihi öncesinde belediye tarafından yol ve kaldırım olarak kullanılmak üzere kamulaştırmasız el atıldığı, bu konuda açılan kamulaştırmasız el atma davası sonucunda verilen kararın 09.11.2009 tarihinde sözleşmeden önce kesinleştiği, tacir olan davalı-karşı davacı şirketin inşaat yapmak üzere sözleşme yaptığı alan üzerine projeyi oluşturacak taraf olup projenin yapılacağı alanın fiziki olarak m²’sini bilmediği iddiasının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan şirketin ileri sürebileceği bir husus olmadığı gerekçesiyle, asıl ve karşı davaların ayrı ayrı reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Kararı, taraf vekilleri TEMYİZ ETMİŞTİR.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı -karşı davacı vekilinin tüm ve davacı -karşı davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları YERİNDE GÖRÜLMEMİŞTİR.

2) 6100 sayılı HMK’nın 297/2 nci maddesine göre, tarafların her bir talebi hakkında ayrı ayrı karar VERİLMESİ GEREKLİDİR. Mahkemece asıl davada davacı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, asıl davada davacının sözleşmede kararlaştırılan dışında fazla kat ve bağımsız bölüm imalatı yapılarak oluşan değer yönünden tazminat talep etmesi konusunda gerek bilirkişi raporları ve gerekse de mahkeme gerekçesinde bu konunun tartışılıp incelendiği yönünden açıklık bulunmamakta ve bu talebin hangi sebepten REDDEDİLDİĞİ ANLAŞILAMAMAKTADIR.

Bu durumda, mahkemece, taraflar arasındaki 11.06.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde hüküm altına alınan “belediye tarafından artışın olması halinde arsa sahiplerinin katlardaki yüzdelik haklarının baki olduğu” düzenlemesi değerlendirilerek, sözleşmede kararlaştırılan dışında fazladan kat ve bağımsız bölüm imalatı yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise, asıl davada davacı arsa sahibinin talebinin dosyadaki deliller de nazara alınarak haklı olup olmadığı hususunda ayrıntılı denetime elverişli yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç dairesinde bu talep yönünden karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik hüküm tesisi DOĞRU OLMAMIŞTIR.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekilinin tüm ve davacı – karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, davacı -karşı davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden asıl davada davalı-karşı davada davacıdan alınmasına, asıl davada davacı-karşı davada davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Kaynak:Corpus
UYARI: Firmamızca basılı ortamdan elektronik ortama aktarılan içtihat metni, tarafımızdan içeriği etkilenmeyecek şekilde değiştirilmiş ve değişikliği yapan algoritma TESCİL ettirilmiştir. Tescil edilmiş içtihat metninin Corpus sözleşmesinde belirtilen amaçlar dışında herhangi bir ortamda (elektronik veya yazılı) bulundurulması/kullanılması durumunda firmamız tüm kanuni haklarını KULLANACAKTIR.

Bir önceki yazımız olan İTİRAZIN İPTALİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.