Blog

 

 Dava konusu somut olayda, ziraatçı ve jeolog bilirkişiler raporuna göre davaya konu suyun genel sulardan olduğu anlaşılmaktadır. Genel sulardan öncelik hakkı ihlal edilmemek koşuluyla herkes faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Köy halkından oldukları anlaşılan davacıların genel suya el atmanın önlenmesini talep ve dava etmekte hukuki yararlarının bulunduğu ortadadır. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Erbaa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/355 Esas 2017/6 Karar sayılı dava dosyasında verilen 11/01/2017 tarihli karara karşı, davacılardan Aydın Yüksel tarafından istinaf kanun yoluna başvuru üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :

İDDİA :Davacılar vekili dava dilekçesi ile; Yaklaşık 35-40 yıldır müvekkillerinin köylerine ait içme suyunun davalıların müteveffa babalarının tarlasından çıktığını, bu suyu köylüler ve yakın zamana kadar köy okulunun kullandığını, davalı Mustafa ve Fazlı Alıcı’nın babalarının vefat etmesi üzerine bahse konu suyun çıkmış olduğu tarlanın miras yoluyla davalılara kaldığını, davalılardan önce Mustafa Alıcı sonra da Fazlı Alıcı’nın “su bizim tarlamızdan çıkmaktadır, suyun kullanma hakkı da bizimdir” diyerek içme suyunun köy çeşmesine gitmesini engellediklerini, böylelikle köyün ortak kullandığı çeşme suyunun kapandığını, sudan faydalanan köylüler ve hayvanların mağdur edildiğini, yine köyün bu kaynaktan gitmekte olan suyu da kesildiğinden köy okulu idarecileri ve öğrencilerininde mağdur edildiğini, bu mağduriyetin giderilmesi hususunda köyün muhtarı ve ihtiyar heyetinden yardım talep edildiğini, bu talepten her hangi bir sonuç elde edilemediğini, bunun üzerine olayın şikayet yoluyla Erbaa Cumhuriyet Başsavcılığına 2009/987 sorgu numaralı dosyayla savcılığa intikal ettirildiğini, Cumhuriyet Savcılığından cevaben vakanın hukuki bir itilaf olduğu bu nedenle hukuk mahkemelerine başvurulması belirtilerek, konuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verildiğini, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, içme suyuna vak-i el atmanın önlenmesine mahkeme giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve DAVA ETMİŞTİR.

SAVUNMA: Davalılar ve dahili davalıların ayrı ayrı beyanlarında; Taşımazdan parmak büyüklüğünde su çıkığını, bu su ile kendilerine ait başka bir taşınmazı suladıklarını, köyde devlet tarafından sağlanan su olduğunu, herkesin kendi taşınmazının su ihtiyacını bu sudan giderdiğini, su ihtiyacı bulunan taşınmaz olmadığını belirterek davanın REDDİNİ SAVUNMUŞLARDIR.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : İlk derece mahkemesince, yapılıp bitirilen yargılama neticesinde, “… davacının hukuki ve meşru, doğrudan ve kişisel, doğmuş ve güncel bir hukuksal yararının olmadığı, 6100 sayılı HMK’nun madde 114/1-h ve madde 115/1,2 hükümleri nazarında davanın usulden reddi gerektiği. ” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair KARAR VERİLMİŞTİR.

İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ :

Davacılardan Aydın Yüksel istinaf dilekçesi ile; kararın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye yönelik olduğunu, dava açmakta hukuki yararının bulunduğunu belirterek istinaf kanun YOLUNA BAŞVURMUŞTUR.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıların davada hukuki yararlarının bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye yönelik olup olmadığı NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR.

DELİLLER : Tapu kayıtları, Erbaa Cumhuriyet Başsavclığının 2009/987 soruşturma dosyası, mahallinde yapılan keşif, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler ve tanık beyanları, keşfe dair bilirkişi raporları, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Erbaa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/355 Esas 2017/6 Karar sayılı dava dosyasında verilen 11/01/2017 tarihli karara karşı, davacılardan Aydın Yüksel tarafından istinaf kanun yoluna başvuru üzerine, yapılan inceleme neticesinde;

Dava; genel suya vaki el atmanın önlenmesi İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.

Dava konusu somut olayda, davacılar davaya konu suyun çıktığı tarlanın miras yoluyla davalılara kaldığını, davalılardan önce Mustafa Alıcı sonra da Fazlı Alıcı’nın içme suyunun köy çeşmesine gitmesini engellediklerini, böylelikle köyün ortak kullandığı çeşme suyunun kapandığını, sudan faydalanan köylüler okulun ve hayvanların mağdur edildiğini iddia ile, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine ve suya el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş davalılar ise davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR.

Mahkemece, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Dava konusu somut olayda, ziraatçı ve jeolog bilirkişiler raporuna göre davaya konu suyun genel sulardan OLDUĞU ANLAŞILMAKTADIR.

Genel sulardan öncelik hakkı ihlal edilmemek koşuluyla herkes faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Köy halkından oldukları anlaşılan davacıların genel suya el atmanın önlenmesini talep ve dava etmekte hukuki yararlarının BULUNDUĞU ORTADADIR. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.

Mahkemece; mahallinde 11/03/2016 tarihinde keşif yapılmış ve bilirkişilerden rapor TEMİN EDİLMİŞTİR.

Mahkemece yapılacak iş; sağlıklı ve kalıcı bir çözüm için suların en az olduğu bir sulama döneminde (EYLÜL-EKİM) uzman bilirkişiler aracılığı ile (jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi ve fen elemanlarından oluşacak bir heyet ile) yeniden suyun kaynağında keşif yapılarak, dava konusu suyun debisi ve niteliği saptanmalı, dava konusu sudan tarafların kadim kullanım hakkı ve ihtiyacı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde gösterdikleri tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, davalıların ihtiyacından artan su olup olmadığı belirlenmeli tarafların başka kaynaklardan su temin olanağı araştırılmalı, gerekirse belirli dönem ve saatlerde münavebe oluşturularak tarafların suyu ihtiyacının karşılanıp karşılanamayacağı değerlendirilmeli böylece eksiklikler giderilip su rejimi düzenlenmek suretiyle sonucuna göre bir KARAR VERİLMELİDİR.

İstinaf, ilk derece mahkemesinin kesinleşmemiş nihai kararlarına karşı başvurulan maddi ve hukuki denetimin bir arada yapılmasına olanak sağlayan bir KANUN YOLUDUR.

6100 sayılı HMK nun, duruşma yapılmadan verilecek kararlar başlıklı 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, özellikle bazı önemli ve klasik usul eksikliklerinin mevcudiyeti halinde bölge adliye mahkemesinin dosyayı duruşma yapmadan yeniden görülmek üzere ilk derece mahkemesine gönderme kararı verebileceği DURUMLAR DÜZENLENMİŞTİR. Anılan yasa maddesinin (a) bendinin 6 numaralı alt bendinde ise; Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması haline YER VERİLMİŞTİR. İş bu yasa maddesindeki “hiçbiri-hiç” kavramlarını, dar anlamda istinaf sisteminde davanın esasıyla ilgili olarak taraflarca gösterilen delil yada delillerin kısmen toplanıp değerlendirilmekle birlikte, toplanan delil yada delilerin davayı çözümlemeden uzak olması ve esaslı eksiklik bulunması halini de kapsar şekilde YORUMLAMAK GEREKİR. Başka bir anlatımla, toplanması zaruri olan delil yada deliller, toplanmakla birlikte esaslı bir eksiklik nedeniyle ihtilafı çözmeye ve hüküm kurmaya elverişli değil ise hiç toplanmamış ve DEĞERLENDİRİLMEMİŞ SAYILMALIDIR. İlk derece mahkemesince davanın esasına yönelik yukarıda açıklanan şekilde deliller TOPLANIP DEĞERLENDİRİLMEMİŞTİR. Toplanan mevcut delilerin ise hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmayıp, davayı çözümler mahiyette bulunmamaktadır,

Hal böyle olunca; davacı Aydın Yüksel’in istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüyle kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde HÜKÜM KURULMUŞTUR.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacı Aydın Yüksel’in istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ İLE, Erbaa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/01/2017 Tarih, 2015/355 Esas ve 2017/6 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
2-Davacı Aydın Yüksel tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı Aydın Yüksel tarafından yatırılan istinaf gider avansından arta kalan tutarın HMK’nun 333 üncü maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-İş bu kesin kararın hukuki bilgilendirme hakkı kapsamında taraflara ilk derece mahkemesince tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ. 22.05.2017

Kaynak:Corpus
UYARI: Firmamızca basılı ortamdan elektronik ortama aktarılan içtihat metni, tarafımızdan içeriği etkilenmeyecek şekilde değiştirilmiş ve değişikliği yapan algoritma TESCİL ettirilmiştir. Tescil edilmiş içtihat metninin Corpus sözleşmesinde belirtilen amaçlar dışında herhangi bir ortamda (elektronik veya yazılı) bulundurulması/kullanılması durumunda firmamız tüm kanuni haklarını KULLANACAKTIR.

Bir önceki yazımız olan HÜKMÜN KAPSAMI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.