Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin bakım borçlusunun yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle bu sözleşmeye karşılık devrettiği taşınmazın tapusunun iptalini isteyen bakım alacaklısı tarafından açılan davada, bakım ve süresine ilişkin olarak dinlenen tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilip, hangi tanığın anlatımına hangi nedenle üstünlük tanındığı açıklandıktan ve bakım akdinin sürdürülememe-sinin kimin kusurundan kaynaklandığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Dava, ölünceye kadar bakma akdine aykırılık iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil İSTEĞİNE İLİŞKİNDİR.
Davacı, kayden maliki olduğu 1518 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma aktiyle davalı oğluna devrettiğini, davalının bakım görevini yerine getirmediğini ileri sürerek, iptal ve tescile karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını hem davacı babasına hem de dava dışı annesine karşı bakım borcunu yerine getirdiğini belirtip davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR.
Mahkemece, davalının davacıya karşı bakım görevini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.
Davacının, “bahçeli ahşap ev” vasıflı 1518 parsel sayılı taşınmazını 16.09.1994 tarihinde ölünceye bakma aktiyle davalı oğluna temlik ettiği KAYDEN SABİTTİR.
Ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. 818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu ÜSTLENDİĞİ SÖZLEŞMEDİR.” olarak TARİF EDİLMİŞTİR.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket ETMEK ZORUNDADIR. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK’nin 617 (BK’nin 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme HAKKI TANINMIŞTIR. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de GERİ İSTEYEBİLMEKTEDİR.
Öte yandan, TBK’nin 617/son (BK’nin 517/son) maddesi hükmüne göre; “Hakim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen TBK’nin 617/son (BK’nin 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller İÇİN DÜŞÜNÜLMELİDİR. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve ADİL OLMALIDIR.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme İMKANI YOKTUR.
Şöyle ki; tanık beyanları bakım ve süresine ilişkin çelişkiler içermesine rağmen bu çelişkilerin giderilmediği, hangi tanığın beyanına hangi nedenle üstünlük tanındığının açıklanmadığı, bakım aktinin gereğinin yerine getirilmemesinin gerçekten davalının kurusundan kaynaklanıp kaynaklanmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde SAPTANMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR.
Hal böyle olunca, tarafların gösterdikleri delillerinin eksiksiz toplanması, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi, ikinci kez tanık listesi verilemeyeceğinin gözetilmesi, ölünceye kadar bakım akdinin sürdürülememesinin kimin kusurundan kaynaklandığının açık ve net bir şeklide açıklığa kavuşturulması, 6098 sayılı Borçlar Kanun’nun 617/2 nci maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının gözetilmesi ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması DOĞRU DEĞİLDİR.
Kabule göre de; davaya konu 1518 sayılı parselin 3402 sayılı Yasa’nın 22/A maddesi gereğince yenileme ile 284 ada 1 sayılı parsele dönüştüğü fen bilirkişi raporuyla saptandığına göre yenilemeyle oluşan 284 ada 1 sayılı parsel hakkında hüküm tesisi gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde sayfası kapatılan eski parsel numarası üzerinden karar verilmesi DE İSABETSİZDİR.
Davalının temyiz İTİRAZLARI YERİNDEDİR. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.02.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Kaynak:Corpus
UYARI: Firmamızca basılı ortamdan elektronik ortama aktarılan içtihat metni, tarafımızdan içeriği etkilenmeyecek şekilde değiştirilmiş ve değişikliği yapan algoritma TESCİL ettirilmiştir. Tescil edilmiş içtihat metninin Corpus sözleşmesinde belirtilen amaçlar dışında herhangi bir ortamda (elektronik veya yazılı) bulundurulması/kullanılması durumunda firmamız tüm kanuni haklarını KULLANACAKTIR.
Bir önceki yazımız olan KREDİ KARTI HIRSIZLIĞINDA BANKANIN SORUMLULUĞU başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.