Blog

 

Olayın, iş kazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, aynı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi gerektiği ve bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesinin zorunlu olduğu gözetilmelidir.Dava, iş kazasının tespiti İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Hükmün, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava; 12.8.2012 tarihinde davalının kullanımında bulunan evin dış cephe fayans kaplama işinin yapılması sırasında davacının yararlanmasına ilişkin davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte olan 5510 s. KANUN HÜKÜMLERİDİR.

5510 s. Kanunun 13 üncü maddesinde iş kazası,

“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) (Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) (Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay OLARAK TANIMLANMIŞTIR.

Dava konusu olayda çözülmesi gereken husus, davacının yaralanmasına neden olan olayın bir iş kazası olup olmadığı NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR.

Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için olaya maruz kalan kişinin 5510 s. Kanunun 4 üncü maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 s. Kanunun 13 üncü maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana GELMESİ KOŞULDUR. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte GERÇEKLEŞMESİ ZORUNLUDUR.

Bu yönde, 5510 s. Kanun’un anlamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık ALTINDA TOPLANMAKTADIR. Bunlar: a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet akdine dayanması, b) İşin işverene ait yerde yapılması, c) Kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir. Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada BULUNMASI ZORUNLUDUR.

818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 313/1. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393/1) maddesinde, hizmet sözleşmesi; “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” ŞEKLİNDE TANIMLANMIŞTIR. Bu tanımda sadece hizmet ve ücret unsurlarına yer verilmişken, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8 inci maddesinde, “bağımlılık” unsuruna da YER VERİLMİŞTİR. Hizmet akdi, her şeyden önce bir iş görme edimini zorunlu kılar. Bu sözleşmeyle sigortalıya yüklenen borç, işveren yararına bir iş görmek, HİZMET SUNMAKTIR.

Bağımlılık ve bu kapsamda ele alınması gereken zaman unsuru, hizmet akdinin ayırt EDİCİ ÖZELLİĞİDİR.

Bağımlılık, iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasında temel bir ilke olup, bu unsur, hizmetini işverenin gözetimi ve yönetimi altında yapmayı ifade eder. Ne var ki, iş hukukunun dinamik yapısı, ortaya çıkan atipik iş ilişkileri, yeni istihdam modelleri, bu unsurun ele alınmasında her somut olayın niteliğinin göz önünde bulundurulmasını ZORUNLU KILMAKTADIR. Bazı durumlarda, taraflar arasında sıkı bir bağımlılık ilişkisi bulunmasa da, işverenin iş organizasyonu içinde yer alınmaktaysa bu unsurun varlığının KABULÜ GEREKECEKTİR. Önemli yön, işverenin her an denetim ve buyurma yetkisini kullanabilecek olması, çalışanın, edimiyle ilgili buyruklara uyma dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte teknik ve hukuki bir BAĞIMLILIĞIN BULUNMASIDIR. Genel anlamda bağımlı çalışma, işverenin belirleyeceği yerde ve zamanda, işverence sağlanacak teknik destek ve işverenin denetim ve gözetiminde YAPILAN ÇALIŞMADIR. İşverenin yönetim (talimat verme) hakkı karşısında işçinin talimatlara uyma (itaat) borcu yer alır. Bir işin görülmesi süreci içinde işçinin faaliyeti, çalışma şekli, yeri, zamanı ve işyerindeki davranışları düzenleyen talimatlar veren işveren onu kişisel bağımlılığı altında tutar. Bu sözleşmede varolan otorite/bağımlılık ilişkisi taraflar arasında kaçınılmaz olarak bir hukuki HİYERARŞİ YARATIR. Bu nedenle hizmet akdinde bağımlılık hem işçinin kişiliğini ilgilendirmekte hem de bir hukuki bağımlılık NİTELİĞİ TAŞIMAKTADIR.

Hizmet akdi, çoğu kez Borçlar Kanununun 355. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 470. maddesinde) maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı DURUMLARDA GÜÇLEŞMEKTEDİR. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine DAYANIYOR DEMEKTİR. Hizmet akdinde ise çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı OLARAK ÖDENMEKTEDİR. Öte yandan; 313 üncü madde hükmünün açıklığı gereği, çalışanın kendi aletleriyle çalışması veya götürü hizmet sözleşmelerinde ücretin, yapılacak işe göre toptan kararlaştırılması olanaklı bulunduğundan, tarafların belli bir fiyat üzerinden anlaşmaları istisna akdinin varlığını göstermediği gibi, götürü sözleşmelerde, bir süre için hizmet etme borcunun mu, yoksa önceden belirlenmiş bir sonucun meydana getirilmesi borcunun mu yüklenildiğinin şüpheli bulunduğu durumlarda, araştırma yapılarak tarafların amacı, durumu ve yaşam deneyimleri gözetilip hukuki İLİŞKİ SAPTANMALIDIR.

5510 s. Kanuna göre sigortalılık niteliği için ücret zorunlu UNSUR DEĞİLDİR.

Eldeki davaya konu somut olayda kazalının, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ayrıntılı olarak beyanına başvurulmak suretiyle, işverenin kim olduğu, iş için gereken malzemeleri kimin temin ettiği, davaya konu yapılan işin içerik, kapsam ve niteliğine göre kazalıyla işveren arasındaki ilişkide işverenin her an denetim ve buyurma yetkisini kullanabilecek durumda olup olmadığı, kazalının edimleriyle ilgili işverenin buyruklarına uyma dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte teknik ve hukuki bir bağımlılığın bulunup bulunmadığı ve genel olarak işverenin belirleyeceği yerde ve zamanda onun tarafından sağlanacak teknik destekle onun denetim ve gözetiminde çalışma yapılıp yapılmadığı, diğer bir deyişle çalışmanın, zaman ve bağımlılık unsurlarını bünyesinde barındırıp barındırmadığı; geçimini nasıl sağladığı; sabit bir işyeri ve dükkanın olup olmadığı, herhangi bir sigortalılığı, Vergi, Meslek Odası ve Esnaf Sanatkarlar Sicil Memurluğu kaydı olup olmadığı (araştırması da yapılmak suretiyle) belirlenip; yani hizmet akdinin olup olmadığı kuşku ve duraksamaya yer kalmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmalı; davaya konu dış cephe fayans işi yapılan taşınmazın tapu kaydı celbedilerek kime ait olduğu konusunda olası kuşkular giderilmeli; davacının ve davalı Suat Karakaya’nın Kurum nezdindeki şahsi sicil dosyası da getirtilerek, sigortalılığına esas faaliyeti, varsa tanık beyanı ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek olayın oluş şekli, giderek iş kazası olup olmadığı yukarıda belirtilen 13 üncü madde kapsamında değerlendirilerek KARAR VERİLMELİDİR.

Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, BOZMA NEDENİDİR.

O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve HÜKÜM BOZULMALIDIR.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 14.03.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Kaynak:Corpus
UYARI: Firmamızca basılı ortamdan elektronik ortama aktarılan içtihat metni, tarafımızdan içeriği etkilenmeyecek şekilde değiştirilmiş ve değişikliği yapan algoritma TESCİL ettirilmiştir. Tescil edilmiş içtihat metninin Corpus sözleşmesinde belirtilen amaçlar dışında herhangi bir ortamda (elektronik veya yazılı) bulundurulması/kullanılması durumunda firmamız tüm kanuni haklarını KULLANACAKTIR.

Bir önceki yazımız olan GARANTİ SÜRESİNİN YASADA BELİRTİLEN SÜREDEN UZUN OLMASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.