Blog

Kural olarak borçlunun aldığı emekli maaşı üzerine haciz konulamayacağı, ancak davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında davacı borçlunun emekli maaşından uzunca bir süre kesinti yapıldıktan sonra davacının şikayeti üzerine kesinti işlemine son verilen somut olayda, haciz ve ilk kesinti tarihinin üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen emekli maaşından kesinti yapılmasına açıkça karşı çıkmayarak zımni rıza gösteren davacının geçmişe yönelik yapılan kesintilerin iadesini talep etmesinin Medeni Kanunun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği gözetilmelidir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışına kalan temyiz İTİRAZLARI REDDEDİLMELİDİR.

2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;

a) Dava, itirazın iptali İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.

Davacı, davalı tarafından aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında, emekli maaşına haciz konularak kesinti yapıldığını, haksız kesintinin iadesi için davalı hakkında başlattığı icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle takibine devamına karar verilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Davalı, davanın reddedilmesi GEREKTİĞİNİ SAVUNMUŞTUR.

Mahkemece, 27.08.2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak; itirazın iptaliyle takibin devamına ve davacı yararına icra inkar TAZMİNATINA HÜKMEDİLMİŞTİR.

2008 yılı Ekim Ayı başında yürürlüğe girmiş olan, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu’nun 5754 sayılı yasayla değişik 93 üncü maddesinin ilk fıkrasının ikinci cümlesinde; “Gelir, aylık ve ödenekler, 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklarla nafaka borçları dışında haczedilemez.” HÜKMÜ DÜZENLENMİŞTİR. İİK’nun 83/a maddesi gereğince, “İİK’nun 82 ve 83 üncü maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir” hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 s. Kanunun 32 nci maddesiyle değişik 5510 sayılı SGK’nun 93/1 inci maddesine, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakatı bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir” İBARESİ EKLENMİŞTİR. Yani, kural olarak borçlunun aldığı emekli maaşı üzerine yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında haciz konulamaz.

Dosya incelendiğinde; davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında, İcra Müdürlüğü’nün 20.09.2004 tarihli yazısıyla davacının emekli maaşından kesinti yapılmasının istendiği, sırası geldikten sonra 26.10.2006 tarihinden itibaren kesinti yapılmaya başlandığı, uzun bir süre kesinti yapıldıktan sonra, emekli maaşına haciz konulamayacağından bahisle davacı tarafından İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde 03.07.2009 tarihinde şikayette bulunulduğu, davacının şikayeti haklı görülerek 11.10.2012 tarihinde haczin kaldırılmasına karar verildiği, icra müdürlüğü tarafından kuruma gönderilen 11.12.2012 tarihli yazıyla Aralık 2012 tarihi itibariyle kesinti işlemine son VERİLDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.

Somut olayda davacı, haciz ve ilk kesinti tarihinin üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen maaşından kesinti yapılmasına açıkça karşı koymayarak zımni RIZA GÖSTERMİŞTİR. Ancak 03.07.2009 tarihinde İcra Hukuk Mahkemesine şikayette bulunarak haciz ve kesinti işlemine karşı açıkça rıza göstermeme iradesini ORTAYA KOYMUŞTUR. Bu hal ve şartlar altında, davacının geçmişe dönük yapılan kesintilerin iadesini istemesi Medeni Kanunun 2 nci maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Şu halde, sadece şikayet tarihinden sonra yapılan kesintiler yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, davacının zımni rıza gösterdiği dönemi de kapsayacak şekilde itirazın tümden iptali DOĞRU DEĞİLDİR. Diğer yandan, davacının davalı hakkında başlattığı icra takip dosyasına sunulan “Mersin 7. İcra Dairesi 2007/3186 Dosyasındaki Reddiyatlar ve İlgili Harçlar Listesi” başlıklı tabloda, faiz başlangıç tarihi olarak reddiyat tarihlerinin esas ALINDIĞI GÖRÜLMEKTEDİR. Mahkemece hükme esas alınan 27.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda ise tahsilat tarihlerinden FAİZ HESAPLANMIŞTIR. Bu hesaplama, davacının talebini AŞAR NİTELİKTEDİR.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkemece yapılacak iş, haczedilmezlik şikayetinin tarihi olan 03.07.2009 tarihinden itibaren, kesintiye son verildiği Aralık 2012 tarihine kadar yapılan ödemeler ile bu ödemelere ait reddiyat tarihleri esas alınarak hesaplanacak işlemiş faizler yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına KARAR VERMEKTİR. Yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın BOZULMASI GEREKMİŞTİR.

b) Mahkemece, icra takibindeki asıl alacak miktarı üzerinden davacı yararına %20 icra inkar TAZMİNATINA HÜKMEDİLMİŞTİR. Dosya kapsamına göre, alacağın başlangıçta belirli olmadığı, çözümünün yargılamayı GEREKTİRDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR. Bu nedenle, likit bir alacaktan söz edilemez. Şu durumda, icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması DOĞRU DEĞİLDİR. Kararın açıklanan bu nedenle de BOZULMASI GEREKMİŞTİR.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2-a-b) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01.12.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Bir önceki yazımız olan SÖZLÜ SINAVDA KAYIT ALTINA ALINMASI GEREKEN HUSUSLAR başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.