Blog

 

Davacılar, murislerinin ölümüyle sonuçlanan olayın, iş kazası olduğunun tespitine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine KARAR VERMİŞTİR.

Hükmün, davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Dr. Dilek Doğan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacılar, murislerinin kalp krizi sonucu ölümüyle sonuçlanan olayın, iş kazası olduğunun tespitini istemiş; Mahkemece, işyerinde geçirilen kalp krizi sonucu gerçekleşen ölüm olayının meydana gelmesinde dış etkinin bulunmadığı, buna göre, olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesi ile, davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından biri 5510 s. Kanunun 13 üncü maddesine göre iş kazası;

“Madde 13- İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, …. meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre UĞRATAN OLAYDIR.” ŞEKLİNDE TANIMLANMIŞTIR.

Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 s. Kanunun 4 üncü maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 s. Kanunun 13 üncü maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana GELMESİ KOŞULDUR. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte GERÇEKLEŞMESİ ZORUNLUDUR. Taraflar arasında, sigortalının, kalp krizi geçirdiği tarihteki çalışmasının hizmet sözleşmesine dayalı olduğu, ölümle sonuçlanan olayın, kalp krizi sonrasında meydana geldiği konusunda UYUŞMAZLIK BULUNMAMAKTADIR. Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2004 tarih ve 2004/21-529 Esas, 2004/527 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “… yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele ALMAYI GEREKTİRMİŞTİR. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusuyla sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun VARLIĞI ARANMAMALIDIR. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir…”

Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, somut olayda, sigortalının, işyerinde çalışırken geçirdiği kalp krizi sonrasında, bedence arızaya uğradığı ve öldüğü hususu gözetildiğinde, olayın iş kazası olduğunun KABULÜ GEREKİR.

O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve HÜKÜM BOZULMALIDIR.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 27.12.2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan 270 SAATTEN FAZLA ÇALIŞAN İŞÇİYE TEK TARAFLI FESİHTE KIDEM TAZMİNATI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.