Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2015 tarihli 2015/23096 Esas ve 2015/27865 Karar sayılı ilamında özetle; davacının, işverenin tek taraflı olarak aylık ücretinde indirim yaptığını, ücretinin rızası dışında düşürüldüğünü iddia ederek, ücret farkı alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği somut olayda, ücret farkı talep edilen dönemlere ilişkin davacı ile alt işverenler arasında imzalanan iş sözleşmelerinin dosyada bulunmadığı, 4857 sayılı Yasanın 22. maddesi uyarınca işçinin rızası olmadan ücrette indirim yapılamayacağı nazara alındığında, bu belgeler olmadan, ücretin düşürülmesinin davacının rızası ile olup olmadığı hususu denetlenemeyeceğinden, mahkemece, anılan dönemlere ilişkin sözleşmeler getirtilerek, sözleşmelerde ücrete ilişkin bir hüküm bulunup bulunmadığı ve ücretin davacının rızası ile düşürülüp düşürülmediği incelenerek ücrete ilişkin düzenleme varsa ve işçinin de inkar edilmeyen ya da irade sakatlığı ile alındığı kanıtlanamayan imzası mevcutsa, ücret değişikliğinin işçi tarafından yazılı olarak kabulü nedeniyle istemin reddine, yoksa ücret alacağı farkı olduğunun kabulüne karar verilmesi gerektiği, diğer taraftan taraflar arasında ücrete asgari ücret artış oranında zam yapılacağına ilişkin bir sözleşme hükmü veya işyeri uygulaması bulunmadığı, kaldı ki işveren işçi ücretlerini karşılıklı anlaşma dışında da düşüremeyeceğinden, işçinin ücretin düşürülmesinden önceki son ücreti esas alınarak, bu ücret ile ödenen ücret miktarları arasındaki farklar tespit edilerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmelidir.
Davacı, ücret farkı alacaklarının ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm ALTINA ALMIŞTIR.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalı Sağlık Bakanlığına bağlı işyerinde alt işverenlerin işçisi olarak çalıştığını, işverenin tek taraflı olarak aylık ücretinde indirim yaptığını, ücretinin rızası dışında düşürüldüğünü ileri sürerek, ücret farkı alacağının faizleriyle birlikte davalıdan TAHSİLİNİ İSTEMİŞTİR.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Sağlık Bakanlığı vekili; husumet itirazında bulunarak, davanın reddini TALEP ETMİŞTİR.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.
Temyiz:
Karar, kanuni süresi içinde davalı vekili tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları YERİNDE DEĞİLDİR.
2- Taraflar arasında, davacının ücretinin düşürülmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 nci maddesi kapsamında geçerli olup olmadığı ve hükme esas alınan bilirkişi raporundaki ücret farkı hesaplamasının doğru olup olmadığı hususları UYUŞMAZLIK KONUSUDUR.
4857 s. Kanun’un “Çalışma Koşullarında Değişiklik ve İş Sözleşmesinin Feshi” başlıklı 22 nci maddesinde iş yeri şartlarında yapılacak esaslı değişikliklerin yapılabilme ŞARTLARI DÜZENLENMİŞTİR.
4857 s. Kanun’un 22 nci maddesinde: “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını veya fesih için başka bir geçerli sebebinin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17. ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma şartları her zaman değiştirebilir. Çalışma şartlarıda değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” HÜKMÜNÜ İÇERMEKTEDİR.
Madde metninde, işverenin, işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma şartlarındaki esaslı bir değişikliği işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabileceği, bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı, AÇIKÇA BELİRTİLMİŞTİR.
4857 s. Kanun’un 22 nci maddesinin birinci fıkrasının asıl konuluş amacı işverenin tek taraflı değişiklik işlemlerine karşı işçiyi korumak; işçinin isteği dışında işini, iş yerini ve diğer çalışma şartlarını değiştirecek işveren davranışlarına ENGEL OLMAKTIR. Öte yandan 4857 s. Kanun’un 62 nci maddesinde her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin kanimi olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme YAPILAMAYACAĞI BELİRTİLMİŞTİR. 4857 s. Kanun’un 62 nci maddesinde düzenlenen ücretlerde indirim yapılamayacağı yasağı, işverenin tek taraflı indirim yapamamasıyla İLGİLİDİR. Taraflar karşılıklı anlaşarak ve ileriye dönük her zaman asgari ücretin altına inmemek şartıyla ücrette indirim yapabilirler. Zira iş yerinin ekonomik şartları bunu zorunlu kılabilir ve işçi işsiz kalmamak için bunu kabul edebilir. Somut olayda, davacının ücretinde azalma olduğu uyuşmazlık konusu değilse de, ücret farkı talep edilen dönemlere ilişkin davacıyla altişverenler arasında imzalanan iş sözleşmeleri DOSYADA BULUNMAMAKTADIR. 4857 s. Kanun’un 22 nci maddesi uyarınca işçinin rızası olmadan ücrette indirim yapılamayacağı dikkate alındığında, bu belgeler olmadan, ücretin düşürülmesinin davacının rızasıyla olup olmadığı HUSUSU DENETLENEMEMEKTEDİR. Bu durumda, mahkemece, anılan dönemlere ilişkin sözleşmeler getirtilerek, sözleşmelerde ücrete ilişkin bir hüküm bulunup bulunmadığı ve ücretin davacının rızasıyla düşürülüp düşürülmediği incelenerek, ücrete ilişkin düzenleme varsa, işçininde imzası bulunuyorsa, imzanın inkar edilmemesi veya irade sakatlığıyla alındığının ispat edilememesi halinde, (ilgili sözleşme tarihinden sonrası için) ücret değişikliğinin işçi tarafından yazılı olarak kabulü sebebiyle talebin reddine, yoksa ücret alacağı farkı olduğunun kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi HATALI OLMUŞTUR.
Öte yandan, hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda, davacının fark ücret alacağı, uyuşmazlık konusu dönemlerde asgari ücrete yapılan artış oranları uyarlanarak zamlı şekilde belirlenen ücrete göre hesaplanmış ise de, taraflar arasında ücrete asgari ücret artış oranında zam yapılacağına ilişkin bir sözleşme hükmü veya işyeri uygulaması bulunduğu iddia ve İSPAT EDİLEMEMİŞTİR. Kaldı ki, işverenin işçi ücretlerini karşılıklı anlaşma dışında düşüremeyeceği gibi, ücretlere zam yapma zorunluluğu DA BULUNMAMAKTADIR. Hal böyle olunca, işçinin ücretin düşürülmesinden önceki son ücreti esas alınarak, bu ücretle ödenen ücret miktarları arasındaki farklar tespit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile, ücrette meydana gelebilecek artış oranı da hesaplamaya dahil edilerek belirlenen miktara hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 08.10.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan CİRO İMZASININ SAHTELİĞİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.