Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2016 tarihli 2015/6324 Esas ve 201671757 Karar sayılı ilamında özetle; dava, kiracı tarafından açılan kira ilişkisinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 4. maddesinde ” Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler ” düzenlemesiyle sulh hukuk mahkemelerinin görevi belirlenmiş, yine aynı kanunun 1. maddesinde ” Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir ” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda görev kurallarının yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağı, görevli mahkemenin de sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ.
Dava, kiracı tarafından açılan kira ilişkisinden kaynaklanan tazminat İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, taraflar arasında 06.05.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, davacının kiralanan arsayı otopark ve kafeterya olarak kullanmak üzere bir kısım yatırımlar yaptığını, davalının, davacı hakkında tahliye kararı almadan taşınmaza fiili saldırıda bulunarak davacıya ait eşyalara zarar verdiğini ve kiralananın otopark ve kafeterya olarak kullanılmasını engellediğini belirterek mal ve eşyalara verilen zararlar için 10.000 TL, kiralananın işletilememesi nedeniyle de olmak üzere 10.000 TL tazminatın tahsili İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR. Davalı sözleşmenin feshedileceğini noter vasıtasıyla davacıya bildirdiğini belirterek davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR. HMK’nın 4 üncü maddesinde ” Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler ” düzenlemesiyle sulh hukuk mahkemelerinin görevi belirlenmiş, yine aynı kanunun 1 inci maddesinde ” Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir ” hükmüne YER VERİLMİŞTİR. Bu durumda görev kurallarının yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağı, görevli mahkemenin de sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasının incelenerek karar verilmesi DOĞRU DEĞİLDİR.
Hüküm bu NEDENLE BOZULMALIDIR.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3 üncü madde hükmü gözetilerek HUMK’nın 428 inci maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bir önceki yazımız olan KAMULAŞTIRMASIZ ELATILAN TAŞINMAZ BEDELİ VE ECRİMİSİL TAHSİLİ İSTEMİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.