Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 22.10.2015 tarihli 2013/12267 Esas ve 2015/15458 Karar sayılı ilamında özetle; Cebir veya tehdit kullanarak bir kimsenin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmasının engellenmesi suretiyle ihaleye fesat karıştırma suçunun oluşması için, mağdurun ihaleye katılma yeterliliğine veya koşullarına sahip olduğunun kesin olarak tespit edilmesi gerektiği, aksi takdirde eylemin tehdit ve/veya kasten yaralama suçlarını oluşturacağı gözetilmelidir.
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Hükümden sonra 30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 s. Kanunun 12 nci maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 235 inci maddesinde düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçu için aynı maddenin 1 inci fıkrasında öngörülen hapis cezasının alt ve üst sınırlarının değiştirilmiş ve bu suç sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmesi durumunda cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3 üncü fıkrası;
“İhaleye fesat karıştırma suçunun:
a) Cebir ve tehdit kullanmak suretiyle işlenmesi halinde temel cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz. Ancak, kasten yaralama veya tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suçlar dolayısıyla cezaya hükmolunur.
b) İşlenmesi sonucunda ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmemiş ise, bu fıkranın (a) bendinde belirtilen haller hariç olmak üzere, fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde yeniden düzenlenmiş ise de; cebir ve tehdit kullanılarak ihaleye fesat karıştırma eylemleri yönünden kamu zararı bulunup bulunmadığının bir öneminin olmaması, bu fiile yönelik cezanın üst sınırı yedi yıla indirilmekle birlikte alt sınırının yine beş yıl olarak kalması ve somut olayda, sanıklar hakkındaki temel cezaların alt sınırdan belirlenmiş olması karşısında; 6459 s. Kanun hükümlerinin sanıklar lehine sonuç doğurmadığı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye İŞTİRAK EDİLMEMİŞTİR.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dosya içeriğine ve oluşa uygun kabule göre, sanıkların suç tarihinde Akkuş Orman İşletme Şefliğinde yapılacak olan dikili ağaç kesimi ihalesine iştirak etmek isteyen ve ihalenin yapılacağı orman sahasına gelen katılana, cebir ve tehdit kullanarak katılımına engel oldukları anlaşılmış ise de; katılanın ihaleye katılma yeterliliğinin bulunmaması halinde eylemlerinin tehdit ve kasten yaralama suçlarını oluşturacağı nazara alınarak, ihaleye ait idari ve teknik şartname, sözleşme ve müştekinin katılma koşullarına sahip olup olmadığını gösteren tüm bilgi ve belgelerin temin edilmesi, gerektiğinde ihale konusunda uzman bilirkişilerden de rapor alınmasından sonra, iddia ve savunma birlikte değerlendirilerek katılanın ihaleye katılma yeterliliğinin bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlenip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
Kabule göre de;
Sanıklar hakkında 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 17/a-c maddesi yollamasıyla anılan Yasanın 59/1 inci maddesi uyarınca yasaklama kararına hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar Hasan, Kemal ve sanık Aydın müdafiiyle katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 s. Kanunun 8/1 inci maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.10.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan TAPU İPTALİ VE TESCİL başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.