Blog

resmibelgeYargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 24.03.2015 tarihli 2015/665 Esas ve 2015/5362 Karar sayılı kararında özetle; Yasada, işçinin fazla çalışmaya onayı yılda 270 saatlik sınıra kadar verilmiş kabul edildiğinden, aylık ücrete fazla çalışma ücretlerinin dahil olduğuna dair kararlaştırmaları yılda 270 saatlik fazla mesai sınırına kadar geçerli kabul eden yerleşik içtihadın anlamı, bu süredeki fazla çalışma karşılıklarının işçiye, fiilen fazla çalışma yapsın/ yapmasın, ödendiği olup, davacı işçinin fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığının tespiti için, yılda 270 saat sınırlaması nedeniyle, tespit edilen haftalık fazla çalışma süresinin 270 saatlik zaman dilimi belirlenmeli ve bu zaman dilimi yönünden hesaplama yapılmayıp kalan dönemler bakımından belirlenen haftalık fazla çalışma süresi ne ise o süre üzerinden hesaplama yapılmalıdır.

1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2- Davacı işçinin fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı UYUŞMAZLIK KONUSUDUR.

Davacı, davalı Banka bünyesinde Şube Müdürü olarak haftanın 5 günü ortalama 09.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını ve haftada 2 gün ortalama saat 22.00’ye kadar çalışmasının sürdüğünü belirterek kıdem tazminatıyla fazla çalışma alacağı TALEP ETMİŞTİR. Davalı ise çalışmasının işverenin talimatıyla değil davacının kendi isteğiyle işyerinde kalmak istemesinden kaynaklandığını, fazla çalışma ücreti talebinin gerek iş sözleşmesi gerek İş Kanunu yönetmeliğinde yer alan “fazla çalışmalara ilişkin ücretin asıl ücretin içerisindedir” hükmüne aykırılık teşkil ettiğini savunarak davanın REDDİNİ İSTEMİŞTİR.

Mahkemece, davacının 15 yıl sigortalılık ve 3600 gün prim ödeme gün sayısını doldurduğu ve emeklilik nedeniyle iş akdini feshettiği, davacının haftalık 9,5 saat fazla çalışma yaptığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.

Çalışma süreleri ve fazla mesaiyle ilgili sınırlamalar yasada belirli olup, 270 saatlik sınır –yıl bazında- getirilmiştir. Günlük azami 11 saatlik sınırı aşmadığı ve diğer yasal esaslara uyulduğu müddetçe 270 saatin yılın herhangi bir evresinde TAMAMLANMASI MÜMKÜNDÜR. Bir yılın 12 ay, yıllık fazla mesai sınırının da 270 saat olduğundan hareketle ayda 270/12 = 22,5 saat yahut bir adım daha ileri gidip haftada 22,5 / 4 = 5,625 saat şeklinde bir sınırlamanın yasal DAYANAĞI BULUNMAMAKTADIR. Yönetmelik 5 inci madde de farklı bir nitelemeye ELVERİŞLİ DEĞİLDİR. Esasen hükümler sarih ve dolayısıyla yoruma kapalı olmakla birlikte gerek İş Kanunu’nun 41 inci maddesi gerekse FÇY 5 inci maddenin lafzına bakıldığında “Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda 270 saatten fazla olamaz” denilerek, bu sürenin pekala haftadan haftaya, aydan aya değişiklik gösterebileceği ve fakat bunların (yıllık) toplamının 270 saati AŞAMAYACAĞI DÜZENLENMEKTEDİR. Yoksa yasakoyucu, -bunların toplamı- ibaresini kullanmak yerine fazla çalışmanın aylık sınırının 22,5 saat olduğunu yahut 270 saatin aylara eşit şekilde dağıtılacağını zikretmeyi, düzenlemeyi TERCİH ETMEMİŞTİR. Esasen bu, iş sürelerinde esnekleşmeyi, yoğunlaştırılmış iş haftalarını ve denkleştirme süresini benimseyen kanun sistemi açısından da doğal BİR SONUÇTUR.

Yıllık sınırın dağıtılması hakkında yorum metoduna başvurulacaksa dahi, bunun kanunun diğer hükümleri, ifade şekilleri de göz önünde tutularak YAPILMASI GEREKİR. Öyle ki, örneğin İş Kanunu’nun 63 üncü maddesinde görüldüğü haliyle, kanun koyucu haftalık 45 saatlik yasal normal çalışma süresinin iş günlerine eşit şekilde dağılımını “aksi kararlaştırılabilir” bir esas olarak getirmiştir ve prensibin eşit dağılım olduğunu belirtirken aksinin kararlaştırılmasına CEVAZ VERMİŞTİR. Oysa 270 saat bakımından tamamlayıcı/yedek bir kural olarak bile bunun aylara eşit şekilde dağılımını ESAS ALMAMIŞTIR.

Kanun hangi periyotta ne sürede sınırlama öngördüğünü AÇIKÇA DÜZENLEMİŞTİR. “…bir yılda 270 saatten fazla olamaz” (m. 41); “günde on bir saati aşmamak koşulu ile…” (m. 63) gibi. Kanunun 41 inci maddesi, fazla mesai süresinin toplamı “bir ayda 22,5 saatten ya da haftada 5 saatten fazla olamaz” yönünde hiçbir HÜKÜM İÇERMEMEKTEDİR. Aylık ücrete fazla mesai ücretlerinin dahil olduğunun kararlaştırıldığı hallerde işçi yıl içinde ne zaman 270 saatlik fazla mesai süresini doldurursa, ardından yaptığı her fazla saatlerle çalışma için ücrete HAK KAZANACAKTIR. Bunun aksine yıl içinde henüz 30 saat dahi fazla çalışması bulunmayan işçi, bir aylık sürede örneğin 23 saat fazla çalışma yaptığı için fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. 270 saat, YILLIK ÖLÇÜTTÜR. Sözleşmelerle bunun yıl içinde dağıtımı başka şekilde kararlaştırılabileceği gibi işyerinin, işin gerekleri, somut olay özellikleri nedeniyle de fazla çalışma sürelerinin toplamı aydan ayda farklılık ARZ EDEBİLECEKTİR.

Benzer şekilde, işçinin fazla çalışmaya onayı yılda 270 saatlik sınıra kadar verilmiş kabul edildiğinden, yıl içinde bu sınırın daha üçte ikisine ulaşmamış bir örnekte ayda 22,5 saat fazla mesai yaptığı için artık ay sonuna kadar işçinin fazla mesai onayı bulunmadığı, izleyen ay yeniden onaylı dönemin başladığı gibi bir faraziyeden SÖZ EDİLEMEYECEKTİR. Nitekim Dairemizin de işçi onaylarının ayda ancak 22,5 saat için verildiğine dair İÇTİHADI BULUNMAMAKTADIR.

Üstelik, aylık ücrete fazla çalışma ücretlerinin dahil olduğuna dair kararlaştırmaları yılda 270 saatlik fazla mesai sınırına kadar geçerli kabul eden yerleşik içtihadın anlamı, bu süredeki fazla çalışma karşılıklarının işçiye, fiilen fazla çalışma yapsın/yapmasın, ödendiğidir. Aksine bir hukuk kuralı ve akdi şart bulunmadığı halde ayda 22,5 saat ya da haftada 5 saat yönünde ayrı bir sınırlama da içtihat yoluyla ihdas edildiğinde henüz 270 saatin aşılmadığı süreç bakımından mükerrer ödeme ORTAYA ÇIKACAKTIR.

Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftalık 9,5 saat fazla çalışma yaptığının tespit edildiği ancak fazla çalışmaların aylık ücrete dahil olduğu düzenlemesi nedeniyle yılda 270 saatle sınırlı olarak (haftalık ortalama 5 saatten) fazla çalışmış ise fazla çalışma ücretine hak kazanacağı gerekçesiyle 9,5-5=4,5 saat fazla çalıştığı belirtilerek haftalık fazla çalışma süresi hesaplanmış ise de hesaplanan alacak miktarının hüküm altına ALINMASI HATALIDIR.

Yapılacak iş, yılda 270 saat sınırlaması nedeniyle tespit edilen haftalık fazla çalışma süresinin 270 saatlik zaman dilimi belirlenmeli (somut olayda 28 hafta) ve bu zaman dilimi yönünden hesaplama yapılmayıp kalan dönemler yönünden tespit edilen haftalık fazla çalışma süresi ne ise (somut olayda 9,5 saat) o süre üzerinden hesaplama yapılmalı ancak kazanılmış haklar gözetilerek HÜKÜM KURULMALIDIR.

Mahkemece bu yönler üzerinde durulmaksızın yanılgılı değerlendirmeyle hüküm kurulması hatalı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, YARGITAY duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24.03.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan FİNANSMANI SAĞLANAN SAĞLIK HİZMETLERİ VE SÜRESİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.