Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2016 tarihli 2015/10740 Esas ve 201673651 Karar sayılı ilamında özetle; davaya konu tıbbi cihazların bedeli olarak ödenen miktarın Kurum’dan sorulması, cihazların bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yukarıda sıralanan düzenlemeler çerçevesinde belirlenmesinin sağlanması, fiyat tespitinin makul süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gerçekleştirilmemesi halinde ise; cihazın temin edildiği yıl belirtilmek suretiyle, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu vb. kuruluşlardan sorulup, davaya konu sağlık malzemesine ilişkin ihalelerde teklif edilen fiyat ortalaması dikkate alınarak rayiç fiyat belirlenmeli, ödemeye esas fiyatı bu şekilde belirlemenin mümkün olmaması durumunda, konu hakkında teknik ve mali bilgiye sahip bilirkişiden, piyasa değerleri ve ilgili kuruluşların görüşü ışığında fiyat tespitine ilişkin rapor alınarak vb. tüm araştırmalar yapılmak suretiyle belirlenip; fatura miktarını aşmayacak şekilde belirlenen makul, ortalama bir cihazın rayiç bedelinden, sigortalıdan alınacak katılım payı düşüldükten sonra, kalan kısmının tahsiline karar verilmesi gerekir.
Davacı, 4.455.95 TL tedavi giderinin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne KARAR VERMİŞTİR.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı Kurum tarafından karşılanmayan infüzyon pompası, mikro infüzyon pompa rezervuart ve mikro infüzyon pompa seti bedeli olan toplam 4.455,95 TL’nin tahsili İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve incelemeyle GİDİLMİŞTİR.
Dosyada yer alan kayıt ve belgelerden, davacının 28.03.2014 tarihli Medtronic Medikal Tek. Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen iki adet fatura ile “mikro infüzyon pompa rezervuart 1 kutu=10 adet” ve “mikro infüzyon pompa seti 1 kutu=10 adet ” için KDV dahil toplam 450,36 TL, “eşik sistemiyle çalışan sürekli glikoz mont yapan uyarı yetenekli infüzyon pompası” için KDV dahil 7.560,00 TL ödeme yaptığı, davacının sunduğu Ziraat Bankası hesap ekstresine göre davalı Kurum tarafından davacıya talebi üzerine, infüzyon pompası bedeli olarak 3.256,00 TL, mikro infüzyon pompa rezervuart ve mikro infüzyon pompa seti bedeli olarak da 298,41 TL ödeme yapıldığı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 1268 sayı ve 21.03.2014 tarihli raporunda, davacının oğlu Salih Gürlek için konulan tanının “Tip 1 Diabetes Mellitus+Oynak Diyabet” olarak belirtildiği, raporun diğer hususlar başlıklı kısmında “hastanın ani hipoglisemileri olduğu için standart insülin pompası ile kan şekeri regülasyonu sağlanamayacağı kanaatiyle eşik sistemiyle çalışan sürekli infüzyon pompası ve glikoz ölçme sensörleri KULLANILMASI GEREKMEKTEDİR. Hayati ÖNEME HAİZDİR. Sürekli glikoz izleme ve insülin tedavi sistemi için aylık 5 adet glikoz sensörü ve silikon infüzyon pompa seti ve pompa rezervuarı aylık 10 adet kullanılması gereklidir” denildiği, davalı Kurum’un 12.03.2015 tarihli yazısında, eşik sistemiyle çalışan sürekli glikoz mont yapan uyarı yetenekli infüzyon pompasının 09.07.2014 tarihine kadar SGK tarafından ödenen malzemeler kapsamına girmediği, 09.07.2014-30.08.2014 tarihleri arasında TITUBB kaydının bulunması şartıyla piyasa fiyat tespiti doğrultusunda 7.000,00 TL ödendiği, 30.08.2014 tarihinde yürürlüğe giren SUT ile ödeme kapsamından çıkarıldığı, bu sebeple cihaz için sehven yapılan 3.256,00 TL ödemeninde yersiz ödeme kapsamında sigortalıdan tahsilinin istendiğinin bildirildiği, İstanbul Sirkeci Sağlık Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü tarafından “eşik sistemiyle çalışan sürekli glikoz monitarizasyonu yapan uyarı yetenekli insülin infüzyon pompası” için 21.11.2013 tarihli asgari fiyat araştırması yapıldığı ve söz konusu insülin pompasının ödemeye esas değerinin 7.000,00 TL olduğunun tespit EDİLDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
Davanın yasal dayanağını 5510 sayılı Yasanın 63 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile, (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak BELİRLEMEYE YETKİLİDİR. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usûl ve esasları Maliye Bakanlığıyla Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” düzenlemesiyle Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği’nin 22 nci maddesindeki, “Kurum, finansmanı sağlanan ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbi cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerini ve bu malzemelerin temini, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri ile, ödeme usul ve esasları Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak BELİRLEMEYE YETKİLİDİR.” HÜKÜMLERİ OLUŞTURMAKTADIR.
Anılan yasal düzenlemeler gereğince hastanın tedavisinde kullanılan tıbbi cihazların bedelinin denetlenip, faturadaki haliyle ödenecek nitelikle olup olmadığı ve buna bağlı olarak Kurum tarafından karşılanabilir miktarı, piyasada kullanılan ortalama makul bir cihaz bakımından rayiç fiyat esas ALINARAK BELİRLENMELİDİR. Zira makul bir cihaz alabilecekken daha nitelikli bir cihazdan doğan farka sigortalının KATLANMASI GEREKMEKTEDİR.
Somut olayda, davaya konu tıbbi cihazların bedeli olarak ödenen miktarın Kurum’dan sorulması, cihazların bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yukarıda sıralanan düzenlemeler çerçevesinde belirlenmesinin sağlanması, fiyat tespitinin makul süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gerçekleştirilmemesi halinde ise; cihazın temin edildiği yıl belirtilmek suretiyle, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu vb. kuruluşlardan sorulup, davaya konu sağlık malzemesine ilişkin ihalelerde teklif edilen fiyat ortalaması dikkate alınarak rayiç fiyat belirlenmeli, ödemeye esas fiyatı bu şekilde belirlemenin mümkün olmaması durumunda, konu hakkında teknik ve mali bilgiye sahip bilirkişiden, piyasa değerleri ve ilgili kuruluşların görüşü ışığında fiyat tespitine ilişkin rapor alınarak vb. tüm araştırmalar yapılmak suretiyle belirlenip; fatura miktarını aşmayacak şekilde belirlenen makul, ortalama bir cihazın rayiç bedelinden, sigortalıdan alınacak katılım payı düşüldükten sonra, kalan kısmının tahsiline karar VERİLMESİ GEREKİR.
Kabule göre de, dava kısmen kabul edildiği halde kendisini vekil temsil ettiren davalı Kurum yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti taktir edilmemesi HATALI OLMUŞTUR.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup BOZMA NEDENİDİR.
O halde davalı Kurumun ve davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve HÜKÜM BOZULMALIDIR.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle taraflar yönünden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
07.03.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan İŞÇİLİK ALACAKLARINDA BELİRSİZ ALACAK DAVASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.