Blog

 devremülkYargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 24.02.2016 tarihli 2015/2966 Esas ve 2016/2163 Karar sayılı ilamında özetle; dava, elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkin olup hükmedilmesi istenen tazminat miktarı üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, el atmanın önlenmesi yönünden harç yatırılmadığı gibi yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen tazminat toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur. Öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekir.

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve tazminat davası sonunda, YEREL MAHKEMECE davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ;

-KARAR-

Dava, elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkin olup hükmedilmesi istenen tazminat miktarı üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, el atmanın önlenmesi yönünden harç yatırılmadığı gibi yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali YAPILMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR.

Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın parayla değerlendirilmesinin mümkün BULUNDUĞU AÇIKTIR. Bu tür bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16 ncı maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeriyle talep edilen tazminat toplamından  (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret OLACAĞI KUŞKUSUZDUR.

Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32 nci maddelerinde HÜKME BAĞLAMIŞTIR.

Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteğiyle ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması DOĞRU DEĞİLDİR.

Davalı vekilinin, bu yöne değinen temyiz İTİRAZLARI YERİNDEDİR. Kabulüyle yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  24.02.2016  tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

 

 

Bir önceki yazımız olan KARŞILIKLI BOŞANMA başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.