Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19.01.2016 tarihli 2015/10778 Esas ve 2016/900 Karar sayılı ilamında özetle; davalı-davacı tanığının, davacı-davalı erkeğin başka bir kadınla ilişkisinin olduğuna dair mahkemece kusur olarak kabul edilen ifadesi kadından aktarılan beyan olup hükme esas alınamaz. Mahkemece kabul edilen davacı-davalı erkeğin evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesi ise tek başına kadının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez. Davacı-davalı erkekten kaynaklanan kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanunun 174/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. O halde davalı-davacı kadının manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek taraından kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz İTİRAZLARI YERSİZDİR.
2-Davalı-davacı tanığının, davacı-davalı erkeğin başka bir kadınla ilişkisinin olduğuna dair mahkemece kusur olarak kabul edilen ifadesi kadından aktarılan beyan olup hükme esas alınamaz. Mahkemece kabul edilen davacı-davalı erkeğin evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesi ise tek başına kadının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez. Davacı-davalı erkekten kaynaklanan kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir olayın varlığı DA KANITLANAMAMIŞTIR. Türk Medeni Kanunun 174/2 nci maddesi KOŞULLARI OLUŞMAMIŞTIR. O halde davalı-davacı kadının manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı kadın yararına hükmolunan maddi TAZMİNAT ÇOKTUR. Türk Medeni Kanununun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesiyle Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.19.01.2016
Bir önceki yazımız olan İHBAR VE KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANMA başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.