Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2015 tarihli 2015/6237 esas 2015/9823 sayılı kararı özetle; Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Davalı Bülent sözleşmeyi, müteselsil kefil sıfatıyla TBK.nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 01.09.2012 tarihinde imzalamıştır. TBK.nın kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583. maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü içermektedir. Takibe konu kira sözleşmesinde TBK.nun 583. maddesinde belirtilen şekil şartına uyulmadığından kefalet sözleşmesi geçersizdir. Bu durumda mahkemece kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu da değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru değildir.
İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. Mahkemece davanın kabulüyle kiralananın tahliyesine karar verilmiş, karar davalılar tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
01.09.2012 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında UYUŞMAZLIK BULUNMAMAKTADIR. Kira sözleşmesini davalı Akkar Lojistik Seramik Ürünleri İnş. Taş. Tur. Oto. Tic. Petrol Ürünleri Paz. Dağ. Ve itc. Ltd. Şti kiracı sıfatıyla, diğer davalı Bülent Bolaç ise müteselsil kefil SIFATIYLA İMZALAMIŞTIR. Davacı alacaklı 25.09.2014 tarihinde başlattığı icra takibinde 2.383,33-TL Eylül/2013 bakiye kirası ile 31.460-TL Eylül/2014 kirası faiziyle birlikte toplam 34.249,77-TL kira bedelinin tahsilini TALEP ETMİŞTİR. Ödeme emrinin borçlulara tebliği üzerine borçlular yasal süresinde borca İTİRAZ ETMİŞLERDİR. Yapılan yargılama sonucunda ise mahkemece; başlatılan takibin kesinleştiği, davanın süresinde açıldığı, davalı tarafın itiraz etmeyerek takibe konu sözleşmeyi kabul etmiş olduğu ve verilen süre içerisinde kira borcunun tamamının da ödenmemiş olduğu gerekçesine dayanılarak davanın kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.
Dava itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkin olup uyuşmazlığın bu çerçevede değerlendirilip buna göre gerekçe oluşturmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi DOĞRU DEĞİLDİR.
Kabule göre de; davalı şirketin Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesin de iflasın ertelenmesi isteminde bulunduğu, ilgili mahkemece 09.07.2014 tarihli ara karar ile ‘’Amme alacakları da dahil olmak üzere ihtiyati hacizlerle bütün icra-iflas takiplerinin durdurulmasına ve şirket aleyhine herhangi bir icra takibi yapılmamasına’’ tedbiren karar verildiği halde, bu karardan sonra başlatılan takip sebebiyle iflasın ertelenmesi kararının değerlendirilmemiş olması DOĞRU DEĞİLDİR.
Öte yandan; davalı Bülent Bolaç sözleşmeyi, müteselsil kefil sıfatıyla TBK.nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 01.09.2012 TARİHİNDE İMZALAMIŞTIR. TBK.nın kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583 üncü maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarla kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla BELİRTMESİ ŞARTTIR.” HÜKMÜNÜ İÇERMEKTEDİR. Takibe konu kira sözleşmesinde TBK.nun 583 üncü maddesinde belirtilen şekil şartına uyulmadığından kefalet SÖZLEŞMESİ GEÇERSİZDİR. Bu durumda mahkemece kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu da değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi DOĞRU DEĞİLDİR.
Karar bu NEDENLERLE BOZULMALIDIR.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3 üncü madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366 ncı maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 12.11.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan İŞ KAZASINDAN KAYNAKLANAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.