Blog

Yargıtay 4.imagesÖzel Hukuk İçtihatları Dairesi 2014/12811 E. ve 2014/13983 sayılı kararı özetle aşağıda ki gibidir; Özet: Haksız olduğu tespit edilen icra takibiyle borçluymuş gibi gösterilen kişinin kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilmeli ve uygun bir manevi tazminata hükmedilmelidir.

Davacı vekili, davalı banka tarafından davacı aleyhine bireysel kredi sözleşmesine dayalı olarak. 18. İcra Müdürlüğü’nün 2005/9880 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, oysa davacı ile davalı banka arasındaki herhangi bir kredi sözleşmesi imzalanmadığını, bu nedenle menfi tespit davası açıldığını, üçüncü şahıslar tarafından davacının adının kullanılarak davalı tarafından gerekli özen ve itina gösterilmeden kredi kullandırıldığını, başlatılan takip nedeniyle davacının mağdur olduğunu belirterek manevi zararının tazminini istemiştir. Davalı vekili ise, davalı bankanın yaptığı işlemlerin yasalara aykırı hiçbir yönünün bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının dava dışı kardeşi G.’ın davacıya ait kimlikteki fotoğrafı kendi fotoğrafı ile değiştirmek suretiyle sahte kimlik düzenleyerek davalı bankadan bireysel kredi kullanarak bankayı dolandırdığı, davalı bankanın kimlik belgesindeki mührün ve fotoğrafın sahteliğini ayırt etmesinin mümkün olmadığı, yapılan işlemlerde herhangi bir dikkatsizliğin ve özensizliğinin bulunmadığı, kaynaklanan manevi zararının tazminini davalı bankadan isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya kapsamından, davacı tarafından davalı banka aleyhine açılan menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda, 2. Tüketici Mahkemesinin 14/02/2013 gün ve 2009/527 Esas, 2013/63 Karar sayılı kararı ile kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığı belirlendiğinden davanın kabulü ile .18. İcra Müdürlüğü’nün 2005/9880 takip sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve kararın 03/04/2013 gününde kesinleştiği, kesinleşen menfi tespit davası sonucu davacı aleyhine yapılan icra takibinin haksız olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, hakkındaki haksız icra takibi nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilerek uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken istemin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekirken onanması doğru bulunmadığından davacının karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ

Davacının karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 440-442. maddeleri gereğince kabulü ile, Dairemizin 24/06/2014 tarih 2013/14163 Esas ve 2014/10435 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve tashihi karar talep eden davacıdan önceki onama kararımızla alınan harç ile peşin alınan tashihi karar harcının istek halinde geri verilmesine 27.10.2014 gününde oy birliği ile, karar verildi.

 

 

 

Bir önceki yazımız olan GÖREVSİZLİK KARARINDA YARGILAMA GİDERLERİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.