Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 05.03.2015 tarihli 2014/10182 esas ve 2015/27018 sayılı kararı;
Özet: 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurma” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işleme amacı etrafında fiili bir birleşme ve suç işleme iradelerinde devamlılık bulunması; örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması gerekir. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Somut olayda, sanıkların suç konusu uyuşturucu maddeyi ihraç edebilmek için yurt dışına iki kez boş araç göndererek deneme yapmaları, suç işleme iradelerinde devamlılık bulunduğunu göstermez. Öte yandan, sahip oldukları şirketi, devamlı olarak uyuşturucu madde ticareti yapmak için göstermelik olarak kurduklarını kabule elverişli şüpheyi aşan bir delil de yoktur. Sanıkların örgüt oluşturmak için sayıları yeterli ise de, suç işleme iradelerinde devamlılık ve aralarında hiyerarşik ilişki olduğuna ilişkin delil bulunmadığı, bu nedenle TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurma” ve dolayısıyla “suç işlemek için kurulan örgüte üye olma” suçlarının unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında bu suçlardan beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır.
Sanıklar hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin, Dairemiz tarafından yapılan temyiz incelemesi sonunda 31.01.2013 tarihinde 2012/22375 esas ve 2013/1077 karar sayıyla bozulmasına karar verildiği; Dairemizin bu kararına YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığı’nca itiraz edilmesi üzerine, YARGITAY Ceza Genel Kurulu tarafından 20.05.2014 tarihinde 2013/468 esas ve 2014/268 karar sayı ile “sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçu nedeniyle alınan iletişimin denetlenmesi kararları üzerine elde edilen delillerin (telefon konuşmalarının), hem uyuşturucu madde ticareti yapma hem de suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu yönünden hükme esas alınmasının yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle Dairemizin bu sanıklar hakkındaki bozma kararının kaldırılmasına, hükümlerin esasının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verildiği anlaşıldı.
Temyiz incelemesi, daha önceki talepleri gereğince sanıklar Hacı Osman Çelener, Osman Gürkan Çelener, Mustafa Sırrı Çelen ve Sinan Çakıl yönünden duruşmalı; diğer sanıklar yönünden duruşmasız olarak yapıldı.
Dava dosyası, YARGITAY Ceza Genel Kurulu’nun belirtilen kararı uyarınca, “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan dolayı sanıkların iletişimlerinin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararı üzerine elde edilen telefon konuşmalarının sanıklar hakkındaki “tüm suçlar yönünden hukuka uygun olduğu kabul edilerek”, gerek bu konuşmalar gerekse elde edilen diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
A) Sanık Serhan Aydın hakkında “suç işlemek için örgüt kurma” suçundan; sanıklar Veli Aydın, Hacı Osman Çelener, Osman Gürkan Çelener, Mustafa Sırrı Çelen ve Sinan Çakıl hakkında ise “suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma” suçundan kurulan hükümlerin incelenmesi:
5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurma” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işleme amacı etrafında fiili bir birleşme ve suç işleme iradelerinde devamlılık bulunması; örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısıyla araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli OLMASI GEREKİR. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması mümkün, ancak ZORUNLU DEĞİLDİR.
Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.
Somut olayda, sanıkların suç konusu uyuşturucu maddeyi ihraç edebilmek için yurt dışına iki kez boş araç göndererek deneme yapmaları, suç işleme iradelerinde devamlılık bulunduğunu göstermez. Öte yandan, sahip oldukları şirketi, devamlı olarak uyuşturucu madde ticareti yapmak için göstermelik olarak kurduklarını kabule elverişli şüpheyi aşan bir delil DE YOKTUR. Sanıkların örgüt oluşturmak için sayıları yeterli ise de, suç işleme iradelerinde devamlılık ve aralarında hiyerarşik ilişki olduğuna ilişkin delil bulunmadığı, bu nedenle TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurma” ve dolayısıyla “suç işlemek için kurulan örgüte üye olma” suçlarının unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında bu suçlardan beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulması
Yasaya aykırı, sanıkların müdafileriyle sanık Veli’nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA;
B) Sanıklar hakkında “suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kurulan hükümlerin incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipiyle aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla ilgili bozma nedenine göre, koşulları bulunmadığı halde, sanıkların cezalarının TCK‘nın 188 inci maddesinin 5 inci fıkrası uyarınca artırılması,
2- TCK’nın 53 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası uygulanırken, sanıkların bu fıkranın (c) bendinde yazılı olan “velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri” açısından yoksunluğunun, sadece kendi altsoyları üzerindekiler yönünden koşullu salıverilmesine, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar süreceği gözetilmeden; “TCK’nın 53 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi yönünden koşullu salıverilmelerine kadar, diğer bentler açısından ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” sürmesine karar verilerek, sözü edilen maddenin (2) ve (3) numaralı fıkralarına aykırılık oluşturulması,
Yasaya aykırı, sanıkların müdafileri ve sanık Veli’nin temyiz itirazlarıyla sanıklar Hacı Osman, Osman Gürkan, Mustafa Sırrı ve Sinan’ın müdafilerinin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, resen de incelenen hükümlerin BOZULMASINA; tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına ve tutuklu kaldıkları süreye göre sanıkların salıverilmesine ilişkin taleplerin reddine
05.03.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan GÖREVSİZLİK KARARINDA YARGILAMA GİDERLERİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.