16.08.2015 tarihinde http://www.milliyet.com.tr’da; “Danıştay sperm tazminatını az buldu. M. K.’un ailesine ödenmesine karar verilen 25 bin TL manevi tazminatı Danıştay az buldu” şeklinde yer alan habere ilişkin Danıştay 10. Dairesinin 25.05.2015 tarihli 2011/6005 esas 2015/2532 sayılı kararı;
İstemin Özeti:Davacıların kızı ve kardeşi olan M. K.’un İstanbul İli, Beşiktaş İlçesinde 3.3.2009 tarihinde ölü halde bulunması üzerine Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince yapılan otopsi sonucu düzenlenen 18.05.2009 tarihli otopsi raporunun sonuç kısmında iç çamaşırından alınan leke örneklerinde sperm tespit edildiğinin ifade edildiği, ancak Cumhuriyet Savcılığınca yapılan istek üzerine Biyoloji İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 3.7.2009 tarihli raporda, anılan raporun gerçeği yansıtmadığı sperm içeren lekelerin yan masada otopsisi yapılan erkek cesede ait olduğu, otopsi sırasında bulaşmış olabileceğinin tespit edilmesi üzerine özensizlik ve ihmale dayalı gerçeğe aykırı düzenlenen rapor düzenlenmesi nedeniyle oluştuğu iddia edilen anne ve baba için ayrı ayrı 100.000,00TL, kardeş için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı tarih itibarıyla hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda; İstanbul 4. İdare Mahkemesince, idarenin dikkatsiz ve özensiz eylemleri nedeniyle hatalı rapor düzenlendiği hususunun sabit olduğu ve olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu, kızını ve kardeşini kaybeden davacıların idarenin hatalı uygulaması nedeniyle derin acı ve elem duydukları, bu elem ve acının karşılığı olarak manevi tazminat ödenmesi gerektiği, yine bu hatanın kurum tarafından gerekli inceleme ve araştırma yapılarak düzeltildiği hususları birlikte düşünüldüğünde anne ve baba için 10.000,00 TL, kardeş için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL manevi tazminatın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi, fazlaya ilişkin istemlerin reddi yolunda verilen 28/12/2010 tarih ve E:2010/771, K:2010/2559 sayılı kararın; taraflarca aleyhlerine olan kısımların temyizen incelenerek BOZULMASI İSTENİLMEKTEDİR.
Savunmaların Özeti : Davalı idarece temyiz isteminin reddi GEREKTİĞİ SAVUNULMAKTADIR. Davacılar tarafından SAVUNMA VERİLMEMİŞTİR.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Olayın oluş şekli, davacıların yaşadığı derin acı ve elem duygusu, idarenin kusurunun niteliği ve ağırlığı esas alındığında manevi tazminatın düşük takdir edildiği bu yönüyle davacıların temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle kısmen kabule ilişkin kısmın onanması GEREKTİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dava; davacıların kızı ve kardeşi olan M.K.’un İstanbul İli, Beşiktaş İlçesinde 3.3.2009 tarihinde ölü halde bulunması üzerine Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince yapılan otopsi sonucu düzenlenen 18.05.2009 tarihli otopsi raporunun, sonuç kısmında iç çamaşırından alınan leke örneklerinde sperm tespit edildiğinin ifade edildiği, ancak Cumhuriyet Savcılığınca yapılan istek üzerine Biyoloji İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 3.7.2009 tarihli raporda, anılan raporun gerçeği yansıtmadığı sperm içeren lekelerin yan masada otopsisi yapılan erkek cesede ait olduğu, otopsi sırasında bulaşmış (kontamine) olabileceğinin tespit edilmesi üzerine özensizlik ve ihmale dayalı gerçeğe aykırı düzenlenen rapor nedeniyle oluştuğu iddia edilen anne ve baba için ayrı ayrı 100.000,00 TL, kardeş için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi İSTEMİYLE AÇILMIŞTIR.
İstanbul 4. İdare Mahkemesince; idarenin dikkatsiz ve özensiz eylemleri nedeniyle hatalı rapor düzenlendiği hususunun sabit olduğu ve olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu, kızını ve kardeşini kaybeden davacıların idarenin hatalı uygulaması nedeniyle acı ve elem duydukları, bu sebeple manevi tatmin aracı olarak tazminat ödenmesi gerektiği, ancak bu hatanın yine kurum tarafından gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonradan düzeltildiği hususları birlikte düşünüldüğünde anne ve baba için ayrı ayrı 10.000,00 TL, kardeş için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL manevi tazminatın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine KARAR VERİLMİŞTİR.
1-Davalı idarenin tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin temyiz isteminin incelenmesi;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı HALİNDE MÜMKÜNDÜR.
Temyizen incelenen karar, bu kısmı yönünden usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın, bu kısmı yönünden bozulmasını gerektirecek NİTELİKTE GÖRÜLMEMEKTEDİR.
2-Davacıların tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin temyiz isteminin incelenmesi;
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu KABUL EDİLMEKTEDİR.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir TAZMİN ARACIDIR. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini ZORUNLU KILMAKTADIR. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ısdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifadeyle benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda OLMASI GEREKMEKTEDİR.
Dava konusu olayda, davalı idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu, kusurun niteliği ve ağırlığı, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, davacılar için mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderecek, idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde OLMADIĞI GÖRÜLMEKTEDİR.
Dolayısıyla mahkemece davacılar için takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği dikkate alındığında, temyize konu idare mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmadığı SONUCUNA ULAŞILMAKTADIR.
Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasanın 49 uncu maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 28/12/2010 tarih ve E:2010/771, K:2010/2559 sayılı kararının manevi tazminatın isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA; davacıların temyiz isteminin kabulüyle anılan kararın manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 25.5.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan GÖREVSİZLİK KARARINDA YARGILAMA GİDERLERİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.