Blog

7b98bac423425030_630x350T.C.
YARGITAY
Altıncı Hukuk Dairesi

E:2014/9056
K:2014/10183
T: 22.09.2014

İflasın Ertelenmesi Kararından Sonra Borçlu Hakkında Takip Yapılması

Özet: iflasın ertelenmesi kararının verilmesinden sonra borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve başlamış olan takipler de durur. İflasın ertelenmesi ya da takip yapılmaması yönünde verilen tedbir kararından sonra yapılan takip nedeniyle itirazın iptali ya da itirazın kaldırılmasının istenmesi durumunda, davanın reddine karar verilmelidir.

(2004 s. İİK m. 179/b)
İcra mahkemesince verilmiş bulunan karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, ödenmeyen kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması, kiralananın tahliyesi ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne, hükmün infazının ertelenmesine karar verilmiş, karar davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İİK.nın 179/b maddesinde “erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesiyle kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü müddetler işlemez.

Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınmaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda, erteleme süresince işleyecek olup, mevcut rehinle karşılanamayacak dizler teminatlandırılmak zorundadır.

206. maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir” hükmüne yer verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2012 tarih ve 2012/6-238-2012/635 sayılı kararı ile [Görüldüğü üzere, bu hükümde (İİK.nın 179/b maddesi kastedilerek) iflasın ertelenmesi kararının davalara etkisinden söz edilmemiştir. Bu durum karşısında; iflasın ertelenmesi üzerine borçlu hakkında “hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur” ise de, iflasın ertelenmesinden önce yapılan (veya tedbiren durdurulan) takiplere ilişkin olarak açılan iflas davası dışındaki, itirazın iptali, borçtan kurtulma gibi takiplere ilişkin davalara, dava bir takip işlemi olmadığından erteleme süresi içinde devam edilebileceği, ancak bu davalar sonucunda verilen ilama dayanarak takip yapılamayacağı konusunda doktrinde bir görüş bulunduğu gibi (Pekcanıtez, Hasan; İflas Ertelenmesi, İBD 2005/2, s.344; Atalay, Oğuz Borca Batıklık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir, s. 152), benzer konuda Yargıtay kararları da bulunmaktadır. (Y.19.H.D. 26.01.2010 gün ve 2009/2694-2010/552; Y.15.H.D. 25.02.2008 gün ve 2007/4752-2008/1114)] görüşüne yer verilmiştir.

Yukarıda açıklanan kanun hükmü ve Hukuk Genel Kurulu Kararına göre, iflasın ertelenmesi kararının verilmesinden sonra borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı, öncesinde başlamış bir takip varsa, başlayan takiplerin duracağı, iflasın ertelenmesi veya tedbir kararının verilmesinden önce başlatılan takip nedeniyle açılan itirazın kaldırılması, itirazın iptali ya da menfi tespit davalarına iflasın ertelenmesi (ya da tedbir) kararının etki etmeyeceği ancak, açılan bu davaların sonunda verilen ilamların infazını engelleyeceği anlaşılmaktadır. Öte yandan iflasın ertelenmesi ya da takip yapılmaması yönünde verilen tedbir kararından sonra yapılan takip nedeniyle itirazın iptali ya da itirazın kaldırılmasının istenmesi durumunda ise davanın reddine karar verilmesi gerekecektir.

Olayımıza gelince; Davacı tarafından davalı hakkında 18.12.2013 tarihinde icra takibi başlatılmıştır. Davalı şirketin, iflasın ertelenmesi için açtığı Bakırköy 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/383 Esas sayılı dosyasında, 12.11.2012 günlü tedbir kararı ile davalı kiracı hakkında yapılmış, yapılacak icra takiplerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Tedbir kararından sonra davalı hakkında icra takibinin başlatıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle itirazın kaldırılmasına, tahliyeye karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366. maddesi uyarınca kararın (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir önceki yazımız olan Anayasa Mahkemesi Emeklilik İkramiyesinde Kıdem Hesabını Değiştirdi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.