Danıştay, serbest avukatlıkta geçen sürelerin değerlendirilmesine yönelik davayı karara bağladı. 657 sayılı Kanunda, bazı hizmet sınıflarındaki memurlara, memuriyet öncesindeki hizmetlerinin değerlendirilmesi için imtiyaz tanınmıştır. Bu hizmet sınıfları şu şekildedir: Teknik Hizmetler Sınıfı, Sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı, Avukatlık Hizmetleri Sınıfı… Buna ek olarak ayrıca Basın Kartları Yönetmeliğine göre, basın kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik yaparak memurluğa girenler ile Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin de önceki hizmetleri memurlukta değerlendirilmektedir.
Danıştay, Avukatlık Hizmetleri Sınıfına atanan memurlar açısından önemli bir karar vermiştir. 657’nin 36. maddesinde şu hüküm yer almaktadır: “3 – Avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkla geçirdikleri sürelerin 3/4 ü memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir.”
Yukarıda yer verilen kanun metninde serbest avukatlıkta geçirilen süreler için baroya kayıtlı olmanın yeterli olup olmadığı veya vergi mükellefiyeti gerekip gerekmediği yönünde bir detay bulunmamaktadır.
Danıştay 5. Dairesi, tek başına baroya kayıtlı olmayı yeterli görmemiş ve fiilen serbest avukatlık yaptığının tespiti için vergi mükellefi olduğunu belgelendirmesi gerektiğine karar vermiştir.
Danıştay, 5.Daire
Esas No : 2010/6281
Karar No : 2013/1751
Özeti: Davacının serbest avukatlıkta geçirdiği sürenin, 657 sayılı Kanun’un 36/C-3 maddesi uyarınca kazanılmış hak aylığı yönünden değerlendirilebilmesi için, bu hizmetin yapıldığı tarihler arasında ilgilinin baroya kayıtlı olmakla birlikte, fiilen serbest avukatlık yaptığının tespiti için vergi mükellefi olduğunu belgelendirmesi, başka bir ifadeyle, fiili çalışmanın esas olması dolayısıyla bu durumun vergi mükellefiyeti ile kanıtlanması gerektiği; aksi yoldaki düşüncenin, baroya kayıtlı olup aidat ödeyen, fakat fiilen avukatlık yapmayan kişinin, baroya kayıtlı olduğu sürelerinin memuriyette geçmiş gibi değerlendirilmesi sonucunu doğuracağı hakkında.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, Samsun İli, Vezirköprü İlçesi Mal Müdürlüğü Hazine Avukatı olarak görev yapan davacının, 05/02/2003 – 08/05/2003 günleri arasında serbest avukatlık, 08/05/2003-31/12/2005 günleri arasındaki sigortalı avukatlık olarak geçen sürenin, 3/4’ünün kademe ilerlemesinde değerlendirilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 23/05/2009 gün 13357 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 18/05/2010 günlü, E:2009/1313, K:2010/518 sayılı kararıyla; 657 sayılı Yasanın 36. Maddesinin C-3.bendinde yer alan avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkta geçirdikleri sürelerin 3/4’ünün memuriyette geçmiş sayılacağını hükme bağlandığı, ancak aralarında vekaletname olsa dahi bir kişi ya da kuruluşa bağlı olarak, sigorta primi ödenmek suretiyle çalışmanın “serbest avukatlık”yapılması anlamına gelmediği gerekçesiyle, davacının herhangi bir kişi ya da kuruluşa bağlı olmadan serbest avukatlık yaptığı 05/02/2003-08/05/2003 günleri arasındaki dönemin kazanılmış hak aylığı yönünden değerlendirilmesi gerektiği, sigorta primleri avukat kadrosunda çalıştığı şirket tarafından ödenmek suretiyle 08/05/2003-31/12/2005 günleri arasında iş akdine istinaden yürüttüğü hizmetlerinin serbest avukatlıkta geçen süre olarak kabul edilemeyeceği, dava konusu işlemin, 05/02/2003-08/05/2003 günleri arasındaki döneme ilişkin kısmının iptaline, 08/05/2003- 31/12/2005 günleri arasındaki döneme ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı, 08/05/2003-31/12/2005 tarihleri arasında iş akdine istinaden yürüttüğü hizmetlerinin serbest avukatlıkta geçen süre olarak kabul edilmesi gerektiğini öne sürerek İdare Mahkemesi kararının redde ilişkin kısmının; davalı idare ise davacının 05/02/2003-08/05/2003 tarihleri arasında sigortalı çalıştığından bahisle kazanılmış hak aylığı yönünden değerlendirilmesi gerektiğini öne sürerek Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar Mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.
Davalı idarenin temyiz istemine gelince;
657 sayılı Yasa’nın 36. maddesinin, C bendinin 3. fıkrasında, “Avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkta geçirdikleri sürelerin 3/4’ü memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir.”, hükmüne yer verilmiştir. Diğer yandan, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Emekliliğe tabi görevden önceki avukatlığın kıdeme sayılması” başlıklı 195. maddesinde, “Bu Kanun gereğince topluluk sigortasına girmiş olup sigortalılığı devam eden bir avukat emekliliğe tabi bir göreve veya hizmete atandığı yahut seçildiğinde, sigortalılığına esas alınan avukatlık süresinin dörtte üçü kıdemine eklenerek intibakı yapılır ve görev veya hizmet aylığı ile emeklilik keseneğine esas aylığı yükseltilir.” hükmü yer almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Ankara Barosuna kayıtlı olarak 05.02.2003 tarihinde topluluk sigortasına giriş yaparak evini büro şeklinde kullanarak 05/02/2003 – 08/05/2003 tarihleri arasında serbest avukatlık yaptığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
Serbest avukatlık gelir elde etmek amacı ile yapılabilecek serbest meslek faaliyeti olduğuna göre, serbest avukatlıkta geçen ve 36/C-3 madde anlamında kazanılmış hak aylığının belirlenmesinde değerlendirilebilmesi için bahse konu sürelerin kazanılmış hak aylığı yönünden değerlendirilebilmesi için hizmetin yapıldığı tarihler arasında ilgilinin baroya kayıtlı olmakla birlikte, fiilen serbest avukatlık yaptığının tesbiti için vergi mükellefi olduğunu belgelendirmesi gerekmekte,başka bir ifadeyle fiili çalışmanın esas olması dolayısıyla bu durumun vergi mükellefiyeti ile kanıtlanması gerekmektedir. Aksine düşünce ise, Baroya kayıtlı olup aidat ödeyen, fakat fiilen avukatlık yapmayan kişinin kayıtlı olduğu sürelerinin memuriyette geçmiş gibi değerlendirilmesi sonucunu doğurur.
Bu durumda, 05/02/2003 – 08/05/2003 tarihleri arasında vergi mükellefiyeti bulunmayan davacının sigortalı olarak serbest avukatlık yaptığından bahisle 657 sayılı Yasa’nın 36. Maddesinin C-3.bendi uyarınca kazanılmış hak aylığı yönünden değerlendirilmesi yolunda isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık, işlemin bu kısmını iptal eden Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle Samsun 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 18/05/2010 günlü, E:2009/1313, K:2010/518 sayılı kararın, redde ilişkin kısmının onanmasına; buna karşılık, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, kararın iptale ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin l/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 08/03/2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Bir önceki yazımız olan ÖDEME İDDİASI VARSA TEMİNATA YÖNELİK TALEBİN DİNLENMEYECEĞİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.